Sayfalar

24 Mayıs 2011 Salı

Hallederiz abi...

O kadar daralmışsınızki. Hiç bir işe el atmak istemez, hiç birşey yapmak istemez ve hatta kolunuzu bile kaldırmak istemezsiniz. Ama biliyorsunuzki yapacak çok iş var ve biliyorsunuzki bunların hepsini yapacak gücünüz de var. Ama olur işte bazı zaman, her şey kopar gider içinizden. Bırakırsınız kendinizi zamanın akışına. Nasılsa bitecektir bu haller. Nasılsa geçecektir ve nasılsa birileri sizi taciz edecektir. Eder de..

Her dönem bitmek bilmeyen enerjileri ile "hallederiz abi" lafıyla yaşayan tipler türeyiverir etrafınızda. "Düşündüğün şeye bak" der. Ne düşündüğünüzü anlamadan. Hiç de umurunda değildir aslında düşünülenler. Onun dünyaya geliş maksadı bir şeyleri halledebilecek olduğunu sanmasından ibarettir.

Bazen öyle anlar olurki, gidersiniz bu tiplerin peşinden, öylesine güveniverirsiniz, şirinliğinden şüphe etmezsiniz. Anlattıklarından aldanır gerçekten becerikli sanırsınız.

Herşey biter ama olması gereken hiç birşey olmamıştır. Halledilen hiç birşey olmadığı gibi yepyeni sorunlarınız olmuştur artık.
Ama o hallederiz abi tiplemesi vazgeçmez, yeni sorunları da "hallederiz abi" diyerek dikilir karşınıza .. Kızamaz, güler geçersiniz.. Sonra döner gidersiniz hiç bir şey olmamış gibi.. Birkez daha insanlara olan güveninizi sorgulamak üzere düşünürsünüz bir başınıza..

Biraz alışveriş der, dalarsınız bir dükkana. İçeride sizi gülenyüzüyle biri karşılar. "buyurun" der. sıcacık bir ses tonuyla. gülümseyerek bakarsınız. Ne almak isterseniz anlatırsınız. O kişi size yardımcı olmak için pervane olur, sürekli değişik kıyafetleri gösterir, üşenmeden açar paketleri.. Almayacaksanız da alırsınız, satış yapan tezgahtarın şirinliğine aldanarak. Sonra gelirsiniz eve, aldığınızı gösterirsiniz arkadaşlarınıza, eşinize dostunuza. İçlerinden biri. "Ben bunun aynısından aldım" der. Peşinden de aldığı fiyatı söyler. Kalırsınız öylece. Çünkü söylediği fiyat sizin aldığınız fiyatın yarısıdır.. Alır kıyafeti gidersiniz odanıza, tekrar sorgularsınız gülen yüzlere aldanılmaması gerektiğini..

Hayatı öğrenene kadar, hayatınıza giren insanlardan yediğiniz darbelerle ayakta durmayı başarırsanız, bir şey olursunuz. Yoksa daha ilk yarısında hayatın, pes eder, güvensiz ürkek biri oluverirsiniz.

Kendi işinizi kendinizin yapması gerektiğini anlayana kadar etrafınızda dolaşan "hallederiz abi" tipler zihninizde hayata dair oluşan güzellikleri halleder ve giderler. Ama onlar hiçbir zaman kaybolmazlar. Biri gider öbürü gelir. Hangisine güvenmeniz gerektiğini kavrayana kadar hayat gerçek anlamını da yitirmiş olur.

Böyle oyunlar oynar işte bazen hayat. Güvenimizi test eder. Dostluklarımızı sınamamıza sebep olur. Yaşadığımız her olumsuz deneyim, etrafımıza şüpheyle bakmamıza ve bize yaklaşan herkesin bizden istifade edeceğini sanmamıza sebep olur. Paranoyak olur çıkarız. Ama aslında o kadarda zor değilidir hiç birşey.

Anlattığım örneklere geri dönüp bir daha bakalım.. Etrafımızdaki "hallederiz abi" tiplemeleri yok olmazlar ve hep çıkarlar bir yerlerden. Bırakın çıksınlar. Onlar size yaklaştıkça güveniyormuş gibi yapın, halledilebilecek bir işi kendiniz halledin. O halletmiş gibi yapın. Sonra bırakın mutlu olsun. Ama kontrolünüzden çıkmasına izin vermeyin. Bakın neler değişecek hayatınızda. Çünkü o tip insanlar hep pozitif enerji yüklüdürler, hiç bir işe yarayamadıklarını hiç bir zaman anlamayacak ve her zaman kendilerini göklere çıkaracaklardır. Megaloman dırlar yani. Bırakın olsunlar.. Bunun keyifli tarafları da var, maharet onu bulup çıkarabilmektir.

Bir alışveriş yaptınız ve kazık yediğinizi sanıyorsunuz. Aynı yere ısrarla gitmeye devam edin. Sizi gülen yüzüyle karşılayan satıcıyla her defasında sohbet edin ve hiç bir şey almayın. Sonrasında satıcının pozisyonunu takip edin. Eğer hala gülüyorsa, size kazık atmamıştır. Çünkü oradan alınan malzemenin ederi odur. Yarı fiyatına aldığını iddia eden arkadaşınız ya yalan söylemiştir yada aldığı malzeme aynı kalitede değildir. Bir yerlerden alışveriş yaparken dayak atarmışcasına satış yapan ama ucuz sattığını iddia edenler varsa oralara bir daha asla gitmeyin..

İnsanlara güvenmek için önce onların bize güvenmesini sağlayacak ortamları hazırlamalı sonra bakmalıyız devamına. Ama etrafınıza bir bakın herkes ne kadar nefret dolu. Bir toplu taşım aracına binince inceleyin ne göreceksiniz. Hiç kimse rahat değil, herkes herkese şüpheyle bakıyor. Nedenmi? İşte bu "hallederiz abi" veya bu size çok yakışmış diyerek sürekli kazık atan tiplerin sayılarının her geçen gün artmasından.. Bu sebeple de onlardan ürkmeden anlamaya çalışarak alt etmeliyiz diyorum... En azından dostluğun anlamını yitirmesine ramak kala yakalayabilme adına..

Ne demişler... Seni pislikten çıkarmak için uzatılan her eli dost eli sanma... Ama her üstüne pisleyeni de düşman belleme...

8 yorum:

BuRCu dedi ki...

Yoruma gerek kalmayacak kadar içten bir yazı yazmışsın yine Volkan. Yüreğine, düşüncene sağlık...

Volkan DENİZ dedi ki...

Teşekkür ederim Burcu. Seviyorum hayatın içindeki agresiflikleri. Eğlenceli tarafını bulup çıkardığımda özellikle keyfine doyum olmuyor. :)
sevgilerle..

gelibolu17 dedi ki...

Güzel bir yazıydı,alınacak çok dersler var içinde almayı bilene...
Son sözde muhteşemdi

"Seni pislikten çıkarmak için uzatılan her eli dost eli sanma... Ama her üstüne pisleyeni de düşman belleme... "

İnsanlara güvenmeliyiz ama her zamanda bir yanılma payı bırakmalıyız kendimizeki sonra hayal kırıklığına uğramayalım :)

Benimde takıldığım bir grup varki,onlar bay ve bayan mükemmeller,herşeyin en iyisini,en güzelini onlar bilir,onların yaptığı her iş 4x4 lüktür,onların hayatta hata yapma şansı 0 dır,siz ne kadar iyi bir şeyler yapmak için gayret göstersenizde onlar mutlaka bir kusur bulup sizin moralinizi bozarlar,onlar çok,çok iyi birer anne-babadır,eştir,mükemmel ev kadınıdır,kendilerini bir övmeye başladılarmı sen kendinden şüphe etmeye başlarsın,aslında hiçte öyle değillerdir bilirsin...

bu tür bir yazıda yazarmısın?
sevgilerimle,selamlar...
Gününüz hoş geçsin....

Adsız dedi ki...

"Bir toplu taşım aracına binince inceleyin ne göreceksiniz. Hiç kimse rahat değil, herkes herkese şüpheyle bakıyor"

Tramvayda yaşlı bir Teyze karşımda oturuyor ve elinde bir kitap :) tramvay duruyor ve onun yanına daha yaşlı bir Teyze gelip oturuyor kısa bir an sonra gözgöze geliyorlar ve gülümseyerek selamlaşıyorlar, böyle tablolar karşısında keyfim yerinde başlıyoruz hepberaber gülüsmeye...incelemeye devam ediyorum dışarı bakar gibi yapıyor özellikle insanları taciz etmemeye özen gösteriyorum tramvay da her iki kişiden biri elinde bir kitap,dergi veya gazete tutuyor, okuyorlarmı bilmiyorum ama herkes kendi halinde, düsmanca bakis arıyorum ama nafile,yorgun yüz hatlarıyla evine, işine,okuluna gitme telaşından baska bir duyguya raslıyamıyorum.
Kontrolcüler içeri giriyorlar, biletlerimizi gösteriyoruz devam ediyorlar sonra yabancı uyruklu biletsiz bir yolcuya işlem yapmak icin yanında kimliğinin olup olmadığını soruyorlar, bir anda insanların bakışları yabancıya çevriliyor duygular değişiyor,kimse hoş karşılamıyor...
Saygılar.

Murattarum55

Volkan DENİZ dedi ki...

Gelibolu 17;
Çok teşekkür ediyorum güzel sözlerinizden dolayı.
Söylediğiniz bay ve bayan mükemmeller için aslında çoğu yazımda bir gönderme yapıyorum. :)
O kadar çoklarki bu tip sinir bozucu ukalalar. Onları yazmak yerine film yapmak lazım diye düşünüyorum. :)
Asıl tuhaf olan bu tip insanlara yanlışlarını tüm belgeleri ile göstersenizde. "Ben öyle demedim ki" der çıkarlar işin içinden. Ama olsun onlar da lazım. Yoksa renksiz olurdu hayat. :)
Sevgiler ve selamlarda benden size. Herhangi bir şey ikram etmiyorum artık siz nasılsa içmişsinizdir diye düşünüyorum. :)
Bugünle birlikte gelen tüm anlarınız keyifle, hoş anılarla geçsin. Yüzünüz hep gülsün..

Volkan DENİZ dedi ki...

Murattarum55;
Siz bildiğim kadarı ile Türkiye'de yaşamıyorsunuz. Yoksa tramvaya binen yaşlı teyzelerin elinde kitap olacak... pek rastlanacak bir durum değil :)Hatta tramvaydakilerin yüzde ellisi bir şey okuyor olacak. Rüya gördüğümü sanar, o tramvaydan inerim şaşırmış bir vaziyette. :)
Hoş karşılanmayan olay o yabancının biletsiz olması sanırım, yoksa sırf yabancı diye ters bakmıyorlardır herhalde. Eğer öyleyse o kitapları okumasınlar bence :)
Benim anlattığım örnek İstanbul için geçerli aslında. Buralarda üst üste yapılan yolculuklarda insanlar değil kitap okumak, saatine bile bakamıyor.. Ürkeklikte kalabalıktan istifade etmeye çalışan çakalların çokluğundan...
Saygılar, teşekkürler..

Adsız dedi ki...

Elimde sihirli bir degnek olsa ve bir dokunusda ülkemde bütün sorunlar sona erse, ne güzel olurdu :)

Volkan DENİZ dedi ki...

Sihirli değneğe ihtiyacınız yok. Sorunları anlayacak beyinlere ihtiyacımız var sadece. Sorunu ortaya koymak çözümün yarısını halletmek demektir..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...