Yıllar önceydi.. İlkokul beşinci sınıftaydım. Hatta bahar dönemiydi. İyi hatırlıyorum, kendimi bir şey sandığım yıllardı.. İlkokul bitiyor ya.. O zamanlar öyleydi.. O zamanlar dedikçe de kendimi birden bayaa yaşlı hissettim. Çok değil canım bir kaç yıl öncesi işte..
Nereden merak sarmıştım hatırlamıyorum ama gözüm gibi baktığım bir pul koleksiyonum vardı. Pulları tek tek ayıklar, şimdi hatırlayamadığım bir mantığa göre pul defterime dizerdim. Bu işi yaparken pul koleksiyonu gösterme bahanesi ile çapkınlık işleri yapılabileceğini hiç bilmezdim. Sonraları eski Türk filmleri izlerken öğrendim.. Ben öylesine anlamsızca, gelen mektup zarflarından kestiğim pulları biriktirir ya da kitapçıdan seri pullar alırdım. (Bu pulların hiç bir anlamı olmadığını ve hatta seri olmasının bile sahtekarlık olduğunu da çok sonraları öğrendim..) Öylesine bir heyecanım vardı. Sonra lise çağında falan bıraktım, ihmal ettim. O zamanlar iletişim!! kurarken, çok işime yarayacağını düşünememişim..
Hayatım boyunca koleksiyon yaptığım tek malzemem de o pullarım oldu. Şimdi sanırım annemin evinde bir köşede duruyor. Nerede olduğunu bile bilmiyorum. Bugün nedense aklıma geldi birden. Olayın geçmişe özlemle falan alakası yok. Bir haftadır hangi programı açsam hayat hikayesi ile karşılaştığım, İbrahim Tatlıses hatırlattı bana pul defterimi. Geçmişini, çocukluğunu, hayatını artık ezbere biliyorum. Niyeyse!!. Bende kendimce öyle bir düşünceye daldım. Hani olur ya dedim bende bu ülkenin vatandaşıyım.. Sokak ortasında bir saldırıya falan uğrarsam. Benim çocukluğumdan bu güne gelmiş neyim var diye düşündüm. Sadece o pul koleksiyonu yaptığım defterim aklıma geldi.. Sonra da dedim kendime .. “Eh be adam baksana adamı günlerdir programlara sığdıramadılar. Senin bir tek pul koleksiyonun var geçmişten kalan.. Sakın bir yerlerde vurulma!!!…” Yoksa doktorlar maharetlerini gösteremezler. Kanallarda hüzünlü müzikler eşliğinde seni anlatamazlar. Hatta devletin tüm ileri gelenleri seni kurtarmak için seferber olurlar ama seni anlatacak bir şey bulamazlar.. Polisler seninle ilgili olumlu bir şeyler bulup iz takibine başlayamazlar. failleri yakalamak yıllar sürer. Zamanla yakalamaktan da vazgeçerler..
“Zaten boş yaşamış bu saatten sonra ne seferber olup kurtarıcaz” der doktorlar. “Elimizden geleni yaptık. Tüm imkanları seferber ettik ama kurtaramadık maalesef.” deriz olur biter derler.. Gideriz bir hiç uğruna…
Sade vatandaş oldunmu ölmek de, yaşamakda kolay işte. Ne kimse senin yolunu kesip kafana sıkar. Ne de bir kaza başına gelirse, birileri seni ağzına dolar. Kurtuldun kurtuldun… olmadı .. “Nasıl bilirdiniz mevtayı?” diye sorarlar, gömer giderler.. Geride kalan da sade bir pul koleksiyonun olur…
Sade vatandaş olmak mı yoksa sadece! vatandaş olmak mı.. Tercih size kalmış… İkisinin arasındaki farkı sonra anlatırım uzun uzun..
Ama ne olursanız olun arkanızda en azından bir pul koleksiyonu bırakın….
2 yorum:
Bu güzel yazıya neden hiç yorum gelmeiş ki! Okumayı bilmeyen bir milletiz hep diyorum ;)
Pul kolleksiyonu bizde de var çok da güzel ama bakmak aklıma bile gelmiyor.Birileri gibi pul kolleksiyonumu gösterecem diye misafir de davet etmiyoruz eve :D
Cıvımadan çıkayım güzel bir yazıymış hemen paylaşayım bu yazıyı..
Hayat işte her bi şey mazi oluyor ve annelerimizin evinde karanlık bir dolapta kalıyor...
Sevgiler...
Sanırım bu yazıyı yazdığım zamanlar blogspotun yasaklı zamanlarıydı. Olsun arada sen okuyorsun ya.. :)
Teşekkürler...
Yorum Gönder