Kadın olmak.. Evlenmek, doğurmak, anne olmak yada doğurmadan boşanmış olmak.. Heleki yaşı henüz 30 olmamışsa.... küçücük yaşta evlendirilen bir kadın.. Zamanla yaptığı evliliğin yanlış olduğunu anlıyor ve istemiyor artık adamı.. Adam içinde durum farklı değil.. Sonuçta üç beş yıllık bir evlilik bitiveriyor.. Adam için değişen bir şey olmuyor.. Bir macera yaşadım bitti diyebiliyor.. Peki kadın.... Dönüyor tekrar baba evine, çoğu zaman bir yabancı gibi.. uzak kaldığı yıllar çok şeyler alıp götürmüş ondan.. Ama anneside babasıda, kızlarını bağrına basıveriyor.. Buraya kadar sorun yok gibi... Genç kadın artık dul olmuştur.. Evlenmiş becerememiş ve ayrılmıştır..Mahalledeki yaşlılar bile evlatlarını uzak tutmak ister o kadından.. Çoğu zaman bilinçsizce damgalar bir kesim onu... Ne zaman iş yerinden yada arkadaş ortamından bir erkekle gören biri olsa, hiç düşünmeden basar damgayı... Ne namusu kalır nede haysiyeti.. Uzaklaşmak gerekir eski mahalleden.. Çaktırmasalar da, hiç kimse eskisi gibi bakmıyordur o genç kadına yada bakamıyordur, toplumun yakıştırdığıı saçma dul kadın yakıştırmalarından..
Evde bir baba varsa ne ala ama yoksa... İki kadın ana kız bir başlarına hayatın en acımasız köşelerinde bulurlar kendilerini.. Çaresiz güçsüz hissederler, sığınacak, güvenecek kimse bulamazlar etraflarında... Kimin ne maksatla yaklaştığını algılayamadıklarından zamanla herkesten korkup uzaklaşırlar ve derin yalnızlıklarında yaşamaya mahkum olurlar.. Anne artık aşmıştır aslında hayatın zorluklarını ama genç kadın daha bir yalnız daha bir ürkektir.. Erkek güvenilecek bir mahluk olamıyacaktır artık onun için.. Sanki tanıştığı, sevme ihtimali olan her erkek ondan faydalanacakmış gibi gelmeye başlar... Dul olma psikolojisi ile evlenme vaatlerine çabuk kanar ama çoğu zamanda hayal kırıklığı yaşar... Sevmek, aşık olmak ister ama bir türlü bulamaz hayatının geri kalan kısmını teslim edebileceği bir adam.. Karmakarışık duygu boşluğunda yaşayıp giderken etrafındaki insanlar zamanla ona canavar görünmeye başlar.. Her gece evde ana kız yalnız başlarına birbirlerine fark ettirmeden tedirgin sabahı ederler... Birde çocuk varsa, ki mutlaka annede kalmıştır.. genç kadın çocuğu içinde ayrı bir çırpınışla yaşar.. Babası arada çocuğunu görür yada umursamadan kendi hayatını sürdürür... genç anne kendini unutup çocuğuna adar gençliğini, hayatını.. yaşanacak bir hayatı olduğunu düşünmez, düşünemez.. Çocuk hasta olunca herkes onda bulur suçu.. Okulda başarısızsa gene anne suçlu olur... Kimse babayı aklına bile getirmez... Çocuğun babasızlıktan, içindeki boşluğu doldurma çabasından yaşadığı travmayı kimse düşünmez bile... Kadın suçlu olur hep... Zaman geçer çocuk büyür ve çeker gider tıpkı babası gibi.. Genç kadın artık yaşlanmıştır ve ikinci kez terkedilmiştir... Bunca zaman hayatını adadığı evladıda gitmiş, yine yalnız kalmıştır.... Bu seferki dahada acımasız olur ama olsun evladım mutlu olsun yeter der...
En başa dönelim... kadın boşanır bir zaman ailesi ile birlikte yaşar sonra evlenmek isteyince çareyi evlilik programlarında bulur... yuva kurmaktır amacı sadece... Tanışır birisi ile... Ama sevdiğinden değil, yalnız kalmak istemediğinden... Yalnızdır ve güçsüzdür.. Korkuyordur hayattan ve onun içindeki herkesten.. Sıkılmıştır tacizlerden, sıkılmıştır "kaybedecek neyin var" laflarından.. Sıkılmıştır isterik salyalardan...
Bütün suçu bir evlilik yapmış olmaktır aslında... Evlenmiş ama yürümemiştir.. Toplum erkeklere sınırsız şans verirken kadınlara ikinci şansı bile çok görür nedense...
Evlenen hiç kimse günün birinde böylesi bir hayat yaşayacağını düşünmez... Hayat dul bir kadın için ne kadar zorsa, onları anlayamayan diğerleri içinde o kadar hesap sorucu olacaktır.. Dul olmak potansiyel suçlu olmak demek değildir... Dul olmak hayata yeniden başlamak için bir şanstır ve o şansı toplumsal değerlerle uğraşmadan doğru kullanmak gerekir.. İçe kapanmak, yalnız hissetmek toplumun değerlerine teslim olmak demektir... Hayat özgürlükleri yaşanması için herkese sunmuştur... fedakarlık ederken kendini ihmal edenler günün birinde tükenmişliği çok acımasızca yaşarlar... Yapılması gereken hiç bir şey, annelik yada babalık, fedakarlık gerektirmez.. Mühim olan aşırı duygusal olmadan hepsini beraber yaşayabilmektir... Her zaman ayakta durabilmek adına kimsenin gölgesi olmadan yaşayabilmeli kadında erkekte... Dul olmak.için evlenmemeli.. Sevdanın peşinde gitmeli... Adı evlilik yada başka bir şey olsun... Mühim olan hayatın içinde bir birey olmaktır... Mutlu olmak için önce mutlu etmeyi bilmek gerek...
15 yorum:
bazen insan o an için çok bilinçli olarak söylemesede biz evlenirsek 3 yıla kalmaz boşanırız der ama yinede evlenir gerçekte böyle olmasını istemeyerek ve bir kaç yıl sonra durum gerçeğe döner ve boşanılır.aslında boş gibi gözüksede kendi kendimize yıllar önce sonucun bu olacağını söylemişizdir.ama o an için umutları,pembe hayelleri,gençlik hevesleri vardır insanın bir çok yaşadığı sorunu gözardı eder evlendiğinde sihirli bir değnek ile herşeyin düzeleceğini düşünür belkide...ama hiçbir şey öyle olmaz tam aksine gerçeklerle yüzyüzedir,artık aynı çatı altındasın ve küçücük kavgalarda çekip ailenin evine,arkadaşına gidemezsin tartışmayıda sonrasınıda orada yaşamak zorunda kalırsın ve sorun küçülecekken büyür büyür büyür...ve sonundada boşanmalar gerçekleşir.artık günümüzde insanların birbirine ne sabrı,ne eyvallahı var nerde o eskilerimizin çektiği çileler.ev işi yapmak desen kolay,hayat şartları daha kolay,dayak yok v.s.şimdi kadına lan dedi adama kazma dedi diye boşanılır oldu.konu uzun uzun yorum yapılacak bir konu ama kısa keseyim.eğer insanlar birbirini gerçekten mutsuz ediyorsa,birlikteyken hayat çekilmez bir hal aldı ise kalan hayatı zehir etmenin bir anlamıda yoktur.ama insan arkasına bakacak birşey bırakmamalı pişmanlık duymamak için elinden geleni yapmış olmalı sonuna kadar denedim olmadı diye bilmeli.kadınların boşandıktan sonra yaşayacaklarıda çevresel etkiler dışında kendinede bağlıdır.ne çevreden çok etkilenmeli nede yok sayarak yaşamalı,biraz zor bir denge ama bunu tutturmayı başarmak lazım yoksa çok üzücü olabilir.çocuk yok ise işler çok daha kolay oluyor en azından artık sevmediğiniz boşandığınız adam yada kadınla ve ailesi ile ilgili bir sorumluluğunuz olmuyor.ama bir çok kişiden saklamak durumunda kalıyorsunuz medeni halinizi.çünkü kimin nasıl bir düşünce içerisinde olacağını bilemiyorsunuz,bazen en yakınınız bile yapıştırıyor o damgayı'' aaa sen dulsun artık ona göre davran''nasıl davranıyosa kadın!!!ohh artık özgürüm,engellerimde yok diyerek kendini ortalığamı atıyor acaba ?diğerleri onu düşünüyormuş gibi yaparken o kendini düşünmüyormu ki?ama çıkıyor tabi böyle abuk sabuk şeyler.adam için kolay oluyor bu durum ne varki elinin kiri yıkadın geçti amann sana kız mı yok durumları ...kadınsa duldur artık ve oda kendisi gibi dul birini bulmalıdır hatta dul,çocuklu bekar adama yakıştırmazlar...el değmemiş olmalıdır kadın dediğine çünkü tüm bekar kızlar öyle...bir sürü şey vardır kadın için aman şöyle yapmayayım aileme laf gelir,aman bir arkadaşımla görmesinler laf olur ,eve geç gitme konu komşu bu saatte nereden geliyor der vs.vs.vs.evli bir çok adam rahatça sarkar,daha önce fark etmediğin bir sürü taliplin çıkar.yani zordur dul bir kadın olmak ama tüm yaşananlara rağmen her geçen gün kadını güçlü kılar.azralya
süpersin azralya.. tek kelime ile süper açıklamış ve çok güzel ifade etmişsin ...
azralya gerçekten dul bir yaşamı ne kadar gerçekçi ve sade anlatmışsın...yüreğine sağlık
teşekkür ederim volkan bey sizin kadar olmasada yazdık bir şeyler.gözlemci olmak farklı birebir yaşıyor olmak farklı nede olsa...sizde süper anlatmışsınız her yazısınız gibi çok beğendim.azralya
Her ikinizi de tebrik etmekten başka yazacak bir şey bulamadım... Bu arada uyku da tutmuyor. Çok okumaya başladım bu günlerde.
bende aynı durumdayım.. ne etsek acaba.. öğlenmi gitsek işe..:)
Müthiş saçmalamışsınız,üreten ve zorluklara karşı mücadele eden kadını erkeğe bağımlı etmiş ve dahada ileri gidip neler söylemimişsiniz.
Sanırım yazıyı okurken kafanız karışmış.. Yazdıklarım benim düşüncelerim değil, toplumun olumsuz bakış açılarını eleştirdim.. Lütfen biraz genel bakın önce..
Aramızda kesinlile bir Mentalite sorunu olğu aşikar ama ben size ne kötü, incetek bir söz söylemecegim ne de samimi yaklaşagım.
Canınız nasıl istiyorsa öyle davranın ama unutmayın mantalite farklılığı bir sorun değil doğanın gereğidir.. Benim gibi düşünmek yada bakmak gibi bir zorunluluğunuzda hiç bir zaman olamaz.. ancak farklı düşüncelerinizide belli bir mantığa dayandırarak açıklamanız gerekir...
mrb kolay gelsin ben 24 yasında bekar bir erkeğim fakat sevdim kadın 20 yasında kadın diyorum cunkü dul ama cok seviyorum ne yapacagımı bilemiyorum aileme nasıl anlatırım bilemiyorum ama ondan kopamıyorum bana yardımcı olursanız sevinirim
@adsız,
kardeşim madem bu syfayı okuyuıp böylesi bir sıkıntını paylaşmışsın ben de sana kayıtsız kalamam tabii..
Öncelikle olarak gerçekten sevip sevmediğini sorgulamalısın. Eğer bu konuda şüphen yoksa karşı tarafı da iyi tahlil etmelisin. Dul olması falan mesele olmamalı. Ama bu konuyu ilk önce kendi kafanda çözdüğüne emin olmalısın. Ondan sonra ailene açılıp konuşmalısın. Onların fikirlerini de mutlaka değerlendirmelisin. Ailene anlatman gereken konu gerçekten sevdiğin ve sevildiğin olmalı. Sevdiğin kişinin dul olduğu değil. Gerçekten birbirinizi seviyorsanız ve bir aile kurup yürütecek güçteyseniz ailen bu duruma onay verecektir. Ama unutma sevdiğinin dul olma durumunu ilk önce sen kafanda çözmelisin. Sanki bunu mesele eden sensin gibi geldi bana. Eğer kafanda en ufak bir pürüz varsa evlenme iini biraz daha düşün derim.
Kararın ne olursa olsun verdiğin karar her zaman en doğru karardır...
Sevgilerimle...
Bir dakika bende yurdisinda yasayan suan 27 yasinda ailem tarafimdan zorla evlendirilmis, üc ay evli kalmis ayrılmis bir insanim, cocugum yok, ailemle yasiyorum ve dul kelimesini kesinlikle kabul etmiyorum, dul kelimesi ayrilmis insanlara degil, esi vefat etmis insanlara denir, bosanmislara ayrilmis, veya yeni degimle evli bekar diyorlar, acik konusuyum, toplum eski toplum degil kismem, tabi geri kalmis insanlar halen var ama o anlattiginiz seylerin hic birini yasamadim, beni bekarken isterken hepsi yeniden istedir, ben istemedim, birde istiyenlerin hepsi bekar, ama dogru olan evet hiç bir erkege guvenim kalmadi, ve evlenmek korkuyorum.
Hilal hanım bu yazıda zaten sizin o yaşamadıklarınızı yaşayanlar anlatılıyor ve öyle olmaması gerektiği vurgulanıyor. Yani sizin eleştirdiğiniz her şeyi eleştirerek yazılmış bir yazı. Siz yaşamadınız ama yaşayıp hayatının geri kalanını kahrederek geçiren o kadar çok insan varki...
Saygılarımla...
Yorum Gönder