Sayfalar

3 Ocak 2013 Perşembe

Peri masalı (2)

Aşk, en sonunda kavuşmaktır...
Uzunca bir zaman aynadaki yansımasına baktı. Yaşlanmış, kırışmış derisini gerdirmeye çalıştı iyice aynaya yaklaşarak. Ak düşmüş saçlarını eliyle geriye doğru yatırdı. Mağrur bir tebessümle kapattı aynalı dolabını ve çıktı banyodan.

İlkbahar gelmişti artık. Doğa yeniden uyanmaya, dalları çiçekler basmaya başlamıştı. Her taraf bembeyaz meyve ağaçlarının çiçekleri ile örtünmüştü. Ama içlerinde en anlamlı duranlar kiraz ağaçlarıydı. Daha bir başkaydı kiraz ağacının dallarında duran çiçeklere bakmak. Arasından yürümek kiraz ağaçlarının ve arada bir tanesinin gövdesine yaslanıp soluklanmak.

Bugün işte o kiraz ağaçlarının arsında dolaşmak için çıkmıştı sokağa. Uzun zamandan beri yaşadığı mahallenin her bir köşesine kendi elleriyle dikmişti bu kiraz ağaçlarını. Her bahçesine sırayla uğradı ev sahibi ile selamlaşıp ağaca usulca bir selam verdi ve bir diğerine geçti. Her yıl tekrarlanan bu tören havasını tüm mahalleli bilir bir anlam yükleyemese de saygı duyardı. Her yıl çiçekler dökülene kadar yapardı bunu. Ama meyvelerinden hiç yemez tadına bile bakmazdı...

Kiraz ağacı demek yaz demekti. Çok çiçekli olması da güzel bir yaz. Her yaz başında içindeki heyecanı bastıramaz ve bir ümitle heveslenirdi kavuşamayacağını bildiği eski güzelliklerine. Ama işte yine de yaşatırdı içinde sönmek bilmeyen arzularını. Bilirdi o arzuları sönünce kendi de solacaktı. Ve solduğu için başka yerlerde başka yürekler de soğuyacaktı....

Şimdi artık yaşlanmış, solmasa da yüz tutmuştu. Her sabah yaptığı gibi erkenden kalktı banyoda kendini inceledi. Bu sefer bir başka gülümsüyordu ve daha bir kararlıydı. Yılların eskitemediği, çürütemediği, yok edemediği yüreğinin köşesinde hep yaşattığı duygusuna artık teslim olma zamanı gelmişti. Aşkının temelini attığı ama yaşatamadığı topraklara doğru yola çıkmaya kararlıydı artık. Sokağa çıktı hiç kimseye bakmadan elinde küçük bir çantayla yürüdü gitti. Bu son görüntüsü oldu. Onu bir daha ne gören ne de duyan oldu.

Ama o biliyordu...
Aşk yaşanmışsa gerçekten, bıraktığı izler asla kaybolmayacak ve o izlerden giderse bıraktığı yerde bulacaktır aşkını.
Ve şimdi gidiyordu gölgesinde huzur bulduğu çınar ağacının altında bıraktığı ilk ve son aşkına
Kollarında yaşayamasa da öleceğini bilerek ama kavuşarak.

...



8 yorum:

Pabuc dedi ki...

Yazıya yorumumu sonra bırakacağım ama şunu söylemeden geçemeyeceğim; bir resim bir yazıya bu kadar mı yakışır,helal olsun seçimizinden dolayı:)

gelibolu17 dedi ki...

Aşk yaşanmışsa gerçekten, bıraktığı izler asla kaybolmayacak ve o izlerden giderse bıraktığı yerde bulacaktır aşkını.

Bulacaktır eminim.....Her hikayenin sonu mutlu bitmiyor ama bunun mutlu bitecek öyle hissediyorum...

Volkan DENİZ dedi ki...

@pabuç
Resimleri kendi çektiğim resimlerden seçmeye özen gösteriyorum. Konuya uyumu da ayrı bir uğraş oluyor tabii. Teşekkür ederim.
@gelibolu 17
Mutluluk bize göre onların kavuşması olabilir belki ama bilemeyiz ki bu çift nasıl bir şeyden mutludur. Kimbilir belki kavuşmak mutluluk getirmeyecektir. Bazen uzaktan uzağa ama daha derinden yaşanan aşk daha mı mutlu eder sanki.

kahvetelvesi dedi ki...

Aşk, bedenler nerede ve nasıl olursa olsun, ruhların arasındaki bağın hiç kopmamasıdır..

Pabuc dedi ki...

Umut muydu ki aşkı ayakta tutan..Bir şey işte kimi buna aşk diyor kimi huzur bulduğu yürek diyor,kimi kavuşamama diyor...Kişiye göre değişen bir anlam...Sevginin en özel hali...

Bazen başlangıcı olup sonunun yazılamadığı ayrı bir dünya...Sonu mutlu ya da mutsuz bitse ne fark eder sonuçta bir bitiş işte..Bitmesin, sonu gelmesin, sonu yazılmasın zamana yayılsın, zamanı anlamlı kılsın varsın bir tek iki kişi tarafından anlaşılsın...

Hani alıp gidiyor ya çantasını alıp,işte değer verildiğini hissetmiş ki düşmüş yollara.Hiç bir yürek bir yalan uğruna düşürmez sahibini yollara.O çantasını alıp çıktığı an hissetiklerini misliyle hissettirmiştir de gittiği yöndekine...

Hoş bir öykü (pardon masal) devamını merakla bekliyoruz...Bu arada hayatta bir masal gibi ,kahramanlar bir süre sonra gider ama duyguları öyle ya da böyle bir yerler de yaşar,değil mi?

Bir de @kahve telvesinin yorumuna bayıldım. Çok beğendim ve ''haklısın''demek istiyorum.

Saygılar...

Not: Fotoğrafları sizin çektiğinizi biliyoruz lütfen hatırlatıp bizi tekrar tekrar kıskançlık duygusuna itmeyiniz ;)

Volkan DENİZ dedi ki...

@kahve telvesi;
Harika bir son söz olmuş teşekkür ederim. Ama aşkı fazlaca ruhani boyuta sokup iyice ulaşılmaz hale getirmekte pek yararlı olmasa gerekir diye de düşündüm bir yandan. :)
@pabuç;
Öncelikler fotoğrafa resim demeyerek çekilen fotoğraflara gerçek anlamlarını verdiğiniz için teşekkür ederim. Ben de cevap yazarken özellikle vurgulamıştım sanırım gözünüzden kaçmamış ya da denk gelmiş. Çünkü fotoğrafçılar çektikleri fotoğraflara resim denmesine dayanamazlar. Arada inadına desem de hak ta veriyorum :)

Umut demişken de elbette aşkın içindeki umutları da hep yaşatacak başka umutlara ihtiyaç olduğunu da unutmamanız gerektiğini de özellikle hatırlatmak istiyorum.

Dünya zaten masallar üzerinde dönüyor ya (özellikle uzaklardan bakınca) İşte bundandır masalların içinde hep kendimizi arıyor olmamız. Bir prens ya da prenses olmasak da olabileceğimizi hissedebilmemiz. Ya da bir vuruşta on kişiyi nakavt edecek güçte olduğumuzu düşünerek motive olmamız. Bütün bunlar olmasaydı kolay olurmuydu koca dünyanın dertlerine göğüs gerecek cesareti bulmak. Hele ki birde aşka düşüp kavrulmak acısıyla gün be gün...

Duyguları ne yaparsanız yapın yok edemezsiniz. Gerçek anlamda yaşanırken hissedilenler geçici süreyle donarlar ama bir gün mutlaka yeniden yeşerirler. Bir yerlerde ve bir şekilde ama mutlaka...

Adsız dedi ki...

aşk veremli bir türküdür
söyleyemediğim
nağmeleri doruklardan yayılan
anılar sehpasında
takıyor boynumuza kırmızı urganları
kötürüm bir vâdide geziyor kurbanları
her aşkı dâre çeken vefâsız leylâsıdır
alır avuçlarına, öper ısırganları
aşk cefâ ülkesinde umudun rüyasıdır

yazarı

Nurullah Genç

N'haber Haci:) dedi ki...

Bu kadar çok yazı girme bloguna okumaya yetişemiyoruz haci :))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...