Kadın bitmiş, kadın dökülüyor, ama mağrur
Arkadaşının bir arkadaşı söylemiş... Çok sevdiği, saçını süpürge ettiği, hayatını adadığı, kendinden çok düşündüğü.... işte o adam... aldatmış ya da aldatacakmış. Öyle demiş arkadaşının arkadaşı...
Sonrası gözyaşı, sonrası hesap sorma süreci ve final.. Alır bavulumu, varsa çocukları giderim... Sonra araya girenler, bir adama bir kadına hak verenler. Olmadı yemin billah ikna etmeye çalışanlar. Sonra.. Soğuduk bir kere bitti bu iş.. Hadi artık.. Sen yoluna ben yoluma...
Neydi? Ne oldu? Bir dedikodu ve sonrası, biten sönen ocaklar, dağılan aileler, anlatılacak hikayeler, ortada kalmış çocuklar. Gerçi onları düşünen yok. Bir şekilde büyüyecekler hep bir tarafları boş, hep sevgiye aç, hep hayata isyankar ama güçlü.. Ne kadar güçlü olunabilecekse o kadar güçlü...
Hikayeyi tam tersinden de alsanız bir kere sancı başladı mı bunun tarafı çok mühim değil. Sancının sonunda mutlaka bir doğum oluyor ama bu doğumun adı konamıyor. Yoksa dünyanın sonu değil elbetteki.
Halbuki hayatın içindeki cilvelere kanmasaydılar. Düşmeselerdi şeytani tuzaklara. Kısa ama uzun görünen hayatın, bundan sonraki bölümünü yaşarken içlerini hep kemirecek bir duyguyu yaşama arzusu yerine daha mantıklı baksalardı. Hikaye belkide çok farklı yaşanacak. Kim bilir nerelerde neler değişecekti..
Gurur tamam.. Olsun, olmalı. Ama gurur alttan almamak veya burnundan kıl aldırmamak, bağışlamamak değildir. Bağışlamak derken.. Bir anlık sinirden bahsediyorum. Acı gerçeklerden değil... Dinlemek, anlamaya çalışmak, erdem göstermek, biraz da tahammül etmektir. Ama biraz tahammül..
Yok etmek, yıkmak, kıskanmak.. Her şeyden, herkesten kıskanmak. Kıskanırken farkına varmadan boğmak. Sonra da sadece sana gülümsemesini, sadece seninle konuşmasını beklemek.. Uçurmak sonra da kanatlarını koparmak.. Sonunu bilerek bir geleceğe hazırlanmak... Bilerek inat etmek. Kaybetmeye başlamak ama hala vazgeçmemek... Sonunda kendini de onu da bulamamak eski olunan yerlerde... Gülümseyememek eskiden hissettiklerine. Bakamamak bir daha gülen gözlerle. İçinin fokurdayamaması bir zamanlarki gibi. Bitirmek bir şeyleri...
Yeni başlangıçlar yapmaya çalışmak ve her başlangıçta bir öncekini aramak farkına varmadan.. Uğraşmak ve en sonunda kopup gitmek tüm duygulardan. "Ben buyum" diye haykırıp kabullendirmeye çalışmak kendini topluma...
Küçük bir dedikodu, bir kıskançlık krizi ve kaybolmuş hayatlar... Kaybolmuş toplum ve kaybeden her zaman olduğu gibi ülke. Ama arkasında bir yığın hikaye, bir o kadar da hüzün ve sahte gülücükler...
Hiçbir şey hayatın sonu değildir. Ancak hayat, uzun hüzünleri içine sığdıramayacak kadar kısadır...
9 yorum:
Kıskanmak kötülenmesi gereken bir şeydir. Gerçi olmazsa olmazdır, bir sevginin tuzu biberidir ama fazlası kesinlikle zararlıdır. Zaten olmaması da sevginin naylondan olduğunu gösterir.
Dedikodu en kötü şeylerden biridir. İslam, bir kadın hakkında bir iddiada bulunup da bunu ıspatlamayanları bu yüzden cezalandırır.
Aldatmaya gelince. Eğer öyle bir şey varsa artık ne kıskanma, ne de dedikodunun hiçbir önemi yoktur. Sadakat bence bir sevginin en önemli etkenidir. O olmadı mı o sevgi yıkılmaya mahkumdur.
Allah iftiradan koruyup, sadıklardan eylesin.
Büyük bir aşkla başlayıp hüsranla biten birliktelikler...Hayat zor ama onu kolaylaştırmak bizim elimizde ve bu da tek taraflı olmuyor..olmayınca biriyor iki tarafında istemesiyle..ama dedikodu temelli bitişler cidden çok acı..birilerinin kendini bilmez söyleriyle biten birliktelikler ve çocuklar...ahh çocuklar ve sonrası..
Zor...
Hayatta kolay değil...Son sözün o kadar doğru ki..Keşek sürekli hatırlayabilsek...
Yusuf,
Haklısın seven kıskanır tamam ama biraz da güvenerek bakmak gerekmezmi. Etrafımda o kadar çok varki. Bir hiç uğruna biten evlilikler ve sonucunda her tarafım yaşadığı bitmez tükenmez hüzünler. Mutlu olmaya çalışma çabası içinde geçen hayatlar.
Olaylara İslamı açıdan bakarak, anlayabilseler keşke. Ancak içinde ağır kıskançlık ve etrafında fesat insanların olduğu bir ilişki hiç bir kural tanıyamıyor...
Sadakat ise bambaşka. Sadık olunmayan hiçbir şey için değil bu anlattıklarım. Sadakat yoksa, tamamen ahlaksızlık boyutunda ise yaşananlar. O zaman her şey anlamsızlaşıyor zaten...
Sevgilerle Yusuf teşekürler..
Pabuç;
Evet çok zor.. Ama hayat zaten zorluklarıyla birlikte yaşanıyor. Kolay olan ne varki. Karşılıklı anlayış için karşılıklı bekleyiş olmaması gerekir. Yani herkes birbirinden değişmesini beklerse, kendi istediği kalıba sokmaya çalışırsa, hayatın zor olan bölümünü işkenceye çevirmezmi. O kadar çok biten birliktelikler ve sonrasında yaşanan derin hüzünler varki. Hepsinin kökeninde de işte bu ağır beklentiler var. Hayata biraz yaşanması gereken bir ödül gibi bakmak gerekmezmi arada bir. Ödül çünkü birincilikle sonlanan her şeyin bir ödülü vardır. :)
Sevgiler ve de çok teşekkürler...
(Berat gecesi göklerin kapıları açılır, melekler müminlere müjde verir ve ibadete teşvik ederler.) Berat Kandilimiz Mubarek Olsun,selamlar,sevgiler :)
Uzuuun uzuuuun zamandır yazı gelmiyor. İyisin umarım.
Burcu, çok haklısın :)
Geldim bugün, yoktum buralarda..
Merak etmiş olmandan mutlu da oldum bu arada teşekkür ederim:)
sevgilerle..
"Hiçbir şey hayatın sonu değildir."
Ve lakin bir şeylerin sonudur. Ve onlar asla geri gelmez.
Yolcu,
geri gelmemeleri, elimizde olanların değerini anlamamıza bir vesile olur belki de..
teşekkürler...
Yorum Gönder