Sayfalar

2 Haziran 2011 Perşembe

Üniversiteliye bir bakış...

Dün, sabahtan akşama kadar bir üniversitede idim. Hangi üniversite olduğunu söylemeyim. Bir şey olacağından değil, gerek duymadığımdan.
Kafeteryasında oturdum, kantininden bir şeyler aldım, bu arada işimi de hallettim tabii. Bütün bunları yaparken de biraz gözlemledim, öğrencileri.. Yok dehşete düşmedim, gençlerden hiç bir şey olmaz yada rezillik almış gidiyor düşüncesine de kapılmadım. Onları gruplandırdım, dört ana grup üniversite öğrencisi olduğuna kanaat getirdim.. Ama eskiyle yeniyi kıyaslamayı hiç düşünmedim, çünkü en anlamsız bulduğum şeydir gelişen teknolojiyi ve şartları düşünmeden, eski yıllarla bugünleri kıyaslamak...

1'nci grup; Kendini, bir halt zannedenler grubu. Bu gruptan olanların giyim kuşamı, duruşu ve kendilerine has bir özgüvenleri var. Aralarında gerçekten bir halt olanlar da vardır elbette..

2'nci grup; Ortama uyanlar grubu. Bu grupta olanlar için hayat çok kolay, canları nerede durmak ya da olmak istiyorsa orada yaşıyorlar. Pek bir şey umurlarında değil. Bir gün bu okul bitecek ve gidecekler. Hepsi bu..

3'ncü grup; Kendini bir halt zannedenlerin, gerçekten bir halt olduğunu zannedip onların peşinden gidenler grubu.. Bunlar biraz yancı, biraz otlakçı, birazda beleşçi olanlar. Ama sanki biat kültürü ile yetişmişler ve mutlaka bir gruba bağlanma ihtiyaçları var. O grubun liderine yani kendini bir halt zanneden arkadaşa yakın olmak en büyük hedefleri...

4'ncü grup; "Ben bu okula okumaya geldim" diye düşünen ve bu sebepten sürekli ders çalışan, etraftakilerle merhabalaşmaktan öte samimi olmayan, kafterya da bir şey içerken bile kitap karıştıranlardan oluşan bir grup. Ama bu grubtaki tipler genelde okulun ilk yıllarında belirip sonraki yıllarda ya kendiliklerinden yada arkadaş baskısına daha fazla direnemediklerinden 2'nci yada 3'ncü gruba kayıyorlar. Daha çok 3'ncü gruptan oluyorlar ama 1'nci gruptan olma şansları pek yok.

Biraz kategorize etmiş gibi oldum ama bunlar benim bir günlük gözlemlerim. Bunların dışında dikkatimden kaçmayan kafeteryada çalan müzikler. Hep Amerikan müziği. Tamam lafım yok, evrenseldir müzik. Ama bir tek Amerikalı şarkıcılar mı yapar bu evrensel müziği?

Güncel konulardan konuşulduğunu pek duymadım ama fikirleri olduğundan eminim. Bir görüşü olan öğrenci duruşunu da pek göremedim. Üniversite öğrencisinden çok lise öğrencisi havasındaydılar. Tabii ki 68 kuşağı görüntüsü aramadım ama ne bileyim, sanki biraz bir şeyler olmalı diye düşündüm. Ülkeyi yöneteceklerin çoğu buralardan çıkacak ve bizim daha üniversite çağlarında şekillenmeye başlamış yöneticilere ihtiyacımız var..

Eğitim sistemine lafım yok ama, üniversite öğrencisinin gündemin içinde hemde göbeğinde olup, olumlu yönde gelişmeye yardımcı olması gerektiğini düşünenlerdenim...

Hep sisteme bakacak değiliz ya biraz da içeridekilere bakalım..

8 yorum:

BuRCu dedi ki...

Gözlem sonucu oluşturduğun gruplara sözüm yok, fikrindir. Sistemin içinde anne baba var diye de düşünüyorum ben, bu sebeple irdelemesi gerek sanki. Bugünün gençleri yarın anne baba olamayacak mı zaten diyebilirsin, haklısın. Ama bizleri yetiştiren anne baba ve öğretmenlerin de üzerimizde etkisi büyük, inkar edemeyiz.

Arkadaş seçimi, doğruyu yanlışı ayırt edebilme gibi davranışlar zamanla üzerimize oturan kıyafetler. Lisede, ergenlik döneminde veya yeni çıkmış bir gencin arkadaşlarının fikirlerinden etkilenmesini ya da bir şeylerden uzak durmasını anlıyorum da üniversiteye gidenleri ben de anlayamıyorum. Aileleri etliye sütlüye karışma düşüncesiyle mi yetiştirdi zamanında acaba diye düşünmeden de edemiyorum. Seçmen olabildikleri andan itibaren kendi sorgulamalarını yapabilecek konumda olmaları gerektiğini anlatan mı yok, anlamak isteyen gençler mi yok? Bu aşamada sistem değil mi onları bu duruma getiren?

Volkan DENİZ dedi ki...

Anne baba etkisinden çok hızlı bir şekilde kurtulmamız lazım bana göre. Annelerin de çocuklarının büyüdüğünü anlaması gerek tabii bunun için. Çünkü anne babalar için en ideal çocuk, okula gidip hemen evine dönen, olan biten hiç bir şeye burnunu sokmayan çocuktur. Böyle çocukta yaratıcı ve mücadeleci olamıyor. Bu boşluğu görenler de o çocuğu istedikleri şekle sokuveriyorlar. Anne babalarda çocuklarının okuduğunu sanıyor..
Sözün özü Burcu, üniversiteli gencimizin biraz kendine güvenen, biraz cesur biraz da hızlı değerlendirip karar vermesi gerekir diye düşünüyorum. Ama bu özellikler de ilköğretimde kazanılabilir. Yine her zamanki gibi ilkokul öğretmenlerinde bitirdim işi gördüğün gibi :)
Sevgilerle Burcu.. Teşekkürler..

BuRCu dedi ki...

Haklısın Volkan, belli bir yaştan sonra çocuklar dediğin gibi olmalılar; ama orada iş anne babaya düşüyor işte. Anne baba çocuğa aşılamalı oku, öğren, sorgula, üret gibi düşünceleri. Çocuklara küçük yaşlarda kendi başlarına birey oldukları hissettirilmeli bence.

Bir öğretmenle mi konuşuyorum :)

Volkan DENİZ dedi ki...

Öğretmen olduğumu da nereden çıkardın? :)
Yok öğretmen değilim ama düşününce her birimiz birer öğretmen değil miyiz..
Önce öğrenciyiz, sürekli öğrenen ve sorgulayan bazen de öğretici oluyoruz, etrafındakilere vermeye çalışan..

BuRCu dedi ki...

Öyle geldi bir an :)

Tabii, hepimiz yerine göre öğrenci ve öğretmeniz..
Eğitimci değilsin demek. Nereden çıkardım, bilemedim ben onu, tutturamadım :) Neyse sağlık olsun..

Volkan DENİZ dedi ki...

:)
sağlık olsun.. :)

Adsız dedi ki...

ya bütün bu yanlislari ben yapiyorsam.... ne olacak simdi ? vedami yani?
murattarum55
http://www.youtube.com/watch?v=5Q5wJM2ECy8

Adsız dedi ki...

Ayi gibi severim, ayi gibi nefretim

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...