Size Cumhuriyet döneminde yaptığımız en önemli ve en uzun süren savaş hangisiydi diye sorsam ne dersiniz?
Çoğunuz Kıbrıs savaşı dediniz, çok büyük bir ihtimalle. Evet haklısınız. Kıbrıs önemli bir savaştı ama en uzun süren savaş değildi. Türk askeri orada da destan yazmış, isimsiz kahramanlar canı pahasına savaşmışlardı..
Fiili savaş 20 Temmuz 1974′te başlamış 16 Ağustos 1974′te bitmiş. Sonrasında tam bir barış antlaşması yapılamadığından bu günlere gelinmiş. Bu savaşta Türk Silahlı kuvvetlerinden toplam 498 askerimiz şehit olmuştur.
Ama unutulan bir savaş daha vardı. Kıbrıs kadar yakında değil, binlerce kilometre uzaklarda.. Kore’de.. Unutulan, unutturulan, ilgilenilmemiş olan Kore Savaşı…
Kore’de askerlerimiz tam 3 yıl boyunca savaşmışlar. Hemde hiç tanımadıkları, kültürünü bilmedikleri ve hiç bir şekilde bize benzemeyen çekik gözlü uzakdoğu insanları için. Güney Kore halkı için.. Canlarını dişlerine takarak, olanca güçleriyle savaşmışlar.
İlk çatışmaları beklemedikleri bir anda olmuş. Düşmanını ve onun sinsiliğini tanımayan şefkatli askerlerimiz haince bir planın ortasında bulmuşlar kendilerini. O ilk çatışmalarında yok olmak üzereyken kurtulmuşlar bir şekilde, ama en fazla zaiyatı da orada vermişler. Üç gün içinde.. 218 şehit, 94 kayıp, 455 yaralı…
Sonra toparlanmışlar elbette ama artık bu savaş Kuzey Kore – Güney kore savaşı olmaktan çıkmış, bir onur ve intikam savaşı olmuştur.
İlk başta destek ekibi olarak Kore’ye giden tugayımızın yaşadığı bu ağır darbe, savaşın bizim askerimizin gözündeki anlamını tamamen değiştirmiştir. İşte hiç bir tarihçi bu ayrımı yakalayamamış maalesef. Bu savaş sürekli “ne işimiz vardı orada? neden gidiyoruz sanki? Bana ne birleşmiş milletlerden..” gibi isyanlarla karşılaşıldığı için, çoğu yerde anlatılamadan sadece bir dip not şeklinde kalmıştır, tarihin en acımasız sarı sayfalarında..
Oysa oradaki kahramanlıkların, hiçde unutulacak cinsten olmadığını hatırlatmak istiyorum.. Kore savaşı, Türk askerinin dünyaya yeniden korku salmaya başladığı, Kurtuluş savaşından sonra kendini gösterdiği, düşmanlarını bir daha düşünmeye sevk ettiği, inanılmazı başararak Güney Kore ve Amerikan birliklerini defalarca yok olmaktan kurtardığı en önemli savaştır.. Yapılan kahramanlıkları anlatma niyetinde değilim, araştırsanız binlercesini bulursunuz. Ancak küçük bir bilgi vermek istiyorum çokda bulamazsınız düşüncesi ile..
Bu savaşta 721 askerimiz şehit olmuş, 2147 askerimiz yaralanmış, 234 askerimiz esir düşmüş, 175 askerimizde kaybolmuştur…
Esirlerin 9′u savaş bitmeden kısa bir süre önce esir düşmüş ama geri kalan 225′i üç yıl süren bir esaret hayatı yaşamışlar. Bizim ülkemizden olduğu gibi, savaşa katılan diğer 17 ülkedende değişik sayılarda esir düşenler olmuştur. Ancak ilginç olan ve uluslararası boyutta hiçbir asker kişi yada deneyimli profesorlerin cevap veremediği bir sonuç vardır… Bizim 234 esirimizin hepsi savaş bitiminde ki esir değişiminde, tam mevcut olarak yurda dönmüştür. Başka hiç bir ülke tam mevcutla dönmeyi başaramamış, esirlerin yarısından çoğu ya esir kampında hastalıktan ölmüş ya da Çin’lilerin yaptığı komunizm propagandasından etkilenerek oralarda yaşamayı seçmişlerdir..
Esirlerimizin büyük bir çoğunluğu kendiliğinden teslim olmamış yaralı olarak ele geçmiştir. Ama buna rağmen nasıl olmuşta ölmeden ve iyileşmiş olarak ülkeye dönmüşlerdir.
İşte bu sorunun cevabını bulmak için bir heyet bile kurulmuştur.. Çünkü bizim sürekli örnek aldığımız, ya da taklit ettiğimiz o medeni ülkeler bu birlik beraberlik anlayışını bir türlü kavrayamamışlardır.
Esir kampında, askerlerimiz kendi içlerindeki hiyerarşik yapıyı asla bozmamışlar. Hergün sabah yoklamalarını almış ve iş bölümü yapmışlar. Hekese ne yapması gerekiyorsa onu yapmış… oflamadan puflamadan… Diğer ülkelerde böyle bir şey sözkonusu bile değil tabii..
Bizimkiler hasta ve yaralılarla ilgilenilmesi için mutlaka birilerini görevlendirmişler. Oysa diğer ülkelerde herkes sadece kendini düşündüğünden hastalar hergeçen gün daha kötüye gitmiş yaralılarında bakımsızlıktan yaşama şansı hiç kalmamış..
Verilen günlük yiyecek, ki o da bir kova süpürge tohumu yada o tarz bir şey, mutlaka paylaştırılmış. Hasta ve yaralılara diğerlerinden daha çok verilmiş güçlenmeleri için.. Diğer ülkelerde kim kaparsa o yemiş kapamayanlar da tahta kemirmişler..
Yapılan proğagandalardan etkilenenler yada casusuluk yapanlar fark ettirilmeden cezalandırılmış, yalnızlığa terk edilmiş ama mutlaka yeniden kazanılmış. Diğer ülkelerdeki esirler birbirlerinden haberi olamadığından bu durumu fark edenler bile olmamış. Grubun içindeki yunanlı esir bile bizimkilere ayak uydurarak hayatta kalmayı başrmış. Dikkat edin Yunanlı diyorum….
Çok uzatmak istemiyorum, bilirim yazı uzadıkça okunmaz..
Sonuç olarak, bu savaş bizim millet olma özelliklerimizi dünyaya yansıttığımız ama kimselere anlatamadığımız kayıp bir savaş olarak kalmış. Oysa anlatılacak o kadar çok kahramanlık hikayeleri varki.. Arada birkaçını paylaşırım sizinle…
Birde site yapmışlar. Şehitleri, hikayelerini ve savaşları anlatıyorlar.. Kore savaşı sitesine bir göz atın… Koreliler bizi neden bu kadar seviyorlar anlamış olursunuz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder