Sayfalar

15 Nisan 2011 Cuma

Kuş olsam...

Kanatlarımın arasından görüyorum aşağılarda koşturanları. Görüyorum sadece karaltılarını. Uzaktan fark edemiyorum ne yaptıklarını. Hafif bir toz tabakası gibiler. Araçlar da insanlarda aynıymış gibi.. Sonra yaklaşıyorum aşağılara. Büyüdükçe görüntüler, fark edebiliyorum farklılıklarını. Görebiliyorum boylarını poslarını. Biraz daha yaklaştıkça anlıyorum kim dişi kim erkek. Ama fark ettiklerimin önemi kalmıyor çünkü yukarılardan gördüğüm koşuşturmalar yakından bakınca da değişmiyor. Hala koşturuyorlar, bir o yana bir bu yana. Yakınlaşınca anlıyorum farklılığı ama bitmiyor koşturanlar.. Araçlar hep aynı, insanlar hep aynı, tek fark renkler.. Üzerlerini örten renkler. Anlam veremeden yükseliyorum bulutlara doğru. Buralardan bakınca fark da kalmıyor renk te… Hummalı bir çalışma görünüyor, yuvasına yiyecek götüren karınca misali.. Ama yaklaşınca karıncalara daha çok saygı duyuyorum. Onlar uzaktan bakınca da, yakınlaşınca da aynı görüntüyü sergiliyor. Oysa insanlar yakınlaştıkça ürkütüyor. Uzaktan göründüğü gibi olamıyor hiç bir şey, hiç bir duygu. Sahte koşuşmalar, sahte duygular başlıyor. Karıncalar her şeyini paylaşırken, insanlar birbirlerini paralıyor. Paylaşmayı deneyenler yok olurken, bencil yaşayanlar yükseliyor.. Yukarılardan aşağı indikçe bunlar görünüyor işte.. Hayat bireyselleştikçe daha da zorlaşıyor.. Daha da yükseldikçe sadece bir yuvarlak mavi misket gibi kalıyor bu muhteşem güzellik. İçinde yaşayanların ne olduğu, ne kadar yaşayacağı ya da ölüm gelmiyor aklına, baktıkça… Yaklaştıkça gerçekler de yalan oluveriyor, küçücük sorunlar daha da büyüyor sanki….
Bir kuş olsam, yükselsem her başım daraldığında, her karamsar anımda. Görsem gerçekleri yukarılardan, anlasam hayatın içindeki bana ait sorunların mercimek büyüklüğünde bile olamayacağını.. Anlasam manasız hırsların sadece o mavi yuvarlak miskete zarar vereceğini. Bilsem zamanın sadece benim için uzun olduğunu… sonra gülüp geçsem hayatın bana yaşattıklarına. Beni övenlerin sırtını sıvazlayıp gazını alsam, beni eleştirenleri alkışlayıp anlık mutluluk yaşatsam.. Hep haklı olduklarını söylesem şımartsam, sonra tekrar yükselip ne kadar küçük olduklarını görsem. Hayatın benimle dalga geçmesine izin vermeden ben hayatla eğlensem..
Bir kuş gibi yaşasam ama insan gibi hissedip, anımı yaşamanın keyfini sürsem… Sorgusuzca, hesapsızca…

4 yorum:

Büşra Bayram dedi ki...

aslında kafana takacak ve büyütecek o kadar büyük şeyler yoktur. Eminim -sam la kurduğum tüm cümlelerini zaten gerçekleştiriyorsundur sen :)

Volkan DENİZ dedi ki...

Hayal meyal;
zaten kafama takmadığımdan takılmaması gerektiğini ve o -sam lardaki gibi yaşanması gerektiğini vurgulamaya çalışıyorum.. Kendimce .. :)

Elif Kararlı dedi ki...

Evet keşke bazen kuş olduğumuzu hayal edebilsek...!

Volkan DENİZ dedi ki...

Evet pabuç. Hayalden ötesinde üstten bakarak gerçekleri daha geniş bir perspektiften yakalayabilsek. Yani kuş gibi baksak, fil gibi yaşasak. Dostça, hep birlikte, huzurla...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...