Sayfalar

29 Mart 2011 Salı

Haberin olsun...

Buralarda bir şeyler yazarken fonda televizyon açık. Tam 20 dakikadır yazıp yazıp siliyorum. Çünkü geçen haberler beni başka diyarlara götürüyor. Aklım almıyor, kapatayım televizyonu diyorum sonra vazgeçiyorum. Her şey çocuk katilleri ile başladı. Oradan bir başka çocuk katliamı. Oradan yazdığı kitaptan dolayı tutuklanan gazeteciler. Bu tutuklanmadan kitabın tirajı artacak diye yorum yapan bir devlet büyüğü.  Özgürlük çığlığı attığını sanarak, bölünme çığlığı atan bir şarlatan. Sonra Libya’ya geçiyoruz bir yandan Kaddafi öte yandan Obama açıklama yapıyor. Bilmem ne ülkelerinde Libya’nın geleceğini tartışıyorlar. Sonra “asla müdahale edilmemeli” veya “bizim orada ne işimiz var” diyen biz değilmişiz gibi,  Libya’ya TSK’dan bir grubun gittiğini duyuyorum. Libya’yı halledemeden Suriye’ye Esad’ın çöküşüne geçiyoruz. Haberler insanın içini karartıp geleceğine korkuyla bakmalarına zemin hazırlıyor.. Böylece devam ediyor kavgalar gürültüler.. usulca yerimden kalktım ve televizyonu kapattım.. Nihayet.. Bir sessizlik var şimdi…
Düşündüm biraz, bir çıkar yol aramaya çalıştım. Gelecek nesilleri düşündüm. Üçüncü dünya savaşını canlandırdım. Açlık sefalet, nükleer patlamalar… İyice karamsar oldum. Sonra biyolojik savaşlar geldi aklıma.. Birden durdum.. Bırakıyorum her şeyi bir tarafa.. Yarın işe falanda gitmeyeyim. Öyle sokaklarda sürteyim, hava da güzel..
Pencereyi açtım, biraz deniz havası soluyunca aklım başıma geldi.. Merak edilecek bir şey yok. Bu haber programlarını yapanlar, biliyorlarmı ki hemen her evde bu ve buna benzer travmalar yaşanıyor. Biliyorlarmı ki hemen her evden birileri ertesi gün sokağa çıkıp kin ve nefretle birilerini, boğazlama girişiminde bulunacaklar… Bilmiyorlar-mı? insanlarımız televizyondan ne duyarsa onunla yaşıyor.. Öyleyse neden bu kadar iç karartıcı sunuşlar. Neden bu kadar gerçekçi görünüpte yalan dolanla halkın kafasını karıştırma arzusu.. Neden konuşan insanların sadece işinize gelen bölümünü veripte insanları o kişiye karşı kışkırtma arzusu..
Bütün bunlar tamamda… sadece bunlara inanan halkı nasıl doğru yola sokacak, nasıl bu ülkenin geleceğini sağlam ellere teslim edeceğiz.. Neden yüzyıllardır kandırılıyoruz ve neden hiçbir fikrimiz olmayan konulara bile hitabı güçlü birinin anlatmasını ikna edici bularak inanıyoruz.. Göz göre göre uçuruma koşuyorken, neden elimizdekilerle yetinmeyip hep daha fazlasını alma uğruna gerekirse kendi vatanımızı satacak kadar şerefsiz olabiliyoruz…
Olmuyor.. kalkıp televizyonu açıyorum tekrar… Reklam var. Öylesine bakıyorum.. Sonra bitiyor reklam ve haberleri sunan spiker, gülen yüzüyle hepimize güzel geceler diliyor.. İşte budur.. Ben bu adamın anlattıklarından bu kadar şişmişken, bu olanları bana anlatan arkadaşın gülen gözlerini görünce kendime geliyorum.. Bütün bunlar kimin umurundaki diyorum. Adamın işi buymuş falan umurumda değil. Bana bu kadar berbat haberleri getiren adamın benim sıkıntılarıma ortak olması gerekirdi diyorum. Sonra bir dizi ardından insanı geri zekalı hissettirecek bir yarışma.. İşte al sana terapi.. Haberlerde şişen toplumun gazını gece yarısına kadar aldınız.. Bravo.. Bir insan ancak bu kadar güzel maymun edilir….
Olaylara uzak olmayalım, içine girdiğimiz her konuyu öğrenmeye çalışalım. Hiç olmazsa fikrimiz olsun körü körüne teslim olmaktan iyidir.. Yoksa gerçekten maymun olmasak bile bir muz uğruna takla atan yaratıklara dönüşeceğimiz kesin..

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...