Sayfalar

22 Mart 2011 Salı

Nereye kadar?

Bakıyorum etrafıma, sonra durup yeniden bakıyorum. Biraz mutlu biraz umutlu, birazda duygulu. Gördüklerim hep aynı, farklı olan tek şey değişen günler, geçen zaman, kaybolan yıllar.
Zaman anlamsızlaşıyor, gerçeği fark ettiğinizde. Minicik hatta gözle görülemeyecek kadar bir zerre kadar yaşıyoruz her birimiz. Bize göre yıllar yaşanıyor ama aslında sadece bir an. Hemde küçücük bir an. Bütün maksat işte o bir anı zirvede, en güzel yerde yaşayabilmek. O zirve nedir peki. Çok paramı, iktidarmı, itibar görmekmi, sömürmekmi yoksa sadece huzurmu.. Nedir o bir an da bizi en mutlu edebilecek olan.. Bu soruya bir çırpıda cevap vermek zor dimi. Çoğumuz sağlık, sıhhat deriz belki. Ama onun olması içinde ön şartların olduğunu pas geçeriz. Çünkü sağlıklı olmak için sağlıklı büyümüş olmak gerekir öncelikle.. O da o bir anın içindeki yaşanası duygulardandır bir yerde..
Tuzaklar, kandıran, kazıklayan, sahtekarlar..  Tuzağa düşüp kandırılan kazık yiyen saftorikler. İşte o bir anın içinde bu iki taraftan birisi olarak yaşamışızdır. Üçüncü bir taraf yoktur, kim ne derse desin. O bir anlık hayatın içinde mutlaka kandıranlar ve mutlaka kandırılanlar olacaktır. Yoksa denge bozulur. Herkes iyi olamaz, herkes dürüst olamaz. Herkes sahtekarda olamaz.. Peki bu tercih ne zaman ortaya çıkar?? Hiç bir zaman. Çünkü hiç kimse kendini o an için olduğu kişi gibi hissetmez. Sahtekar kazıkladığını, saftorikler de kazıklandığını kabul etmez, edemez.. Hiç kimse suçlu değil, hiç kimse suç işleyene alet değildir. Bu yüzden denge hiçbir zaman bozulmaz. Kabul etseler, zaman durur çünkü…
İşte bu yüzden nereye kadar diyorum.. Nereye kadar bu yüksek beklentiler? Nereye kadar bu komedya? Nereye kadar bu duyarsızlıklar? Nereye kadar bu hırs, kin nefret? Nereye kadar hayat? Nereye kadar kırgınlıklar? Nereye kadar ben, nereye kadar sen? Karşılıksız aşk nereye kadar?
Nereye kadar takıntılar?…

4 yorum:

Elif Kararlı dedi ki...

Tam benlik bir yazı..

Ben kabul ediyorum saftirik olduğumu..Bal gibi de dolandırıldım hem de bir yüzsünüz sayesinde..İyi niyet kullanıcıları var bu hayatta..Ellerinden geldiğince insanların insanlık ölmedi umutlarını yok etmek için çalışırlar..İnsanların iyi niyetlerini kendilerine çerez yapan arsız ahlaksız insan kılıklı mahluktur onlar..Siz yine de onlara inat ''insan kalabilenleri''kendinize umut yaparak yaşarsınız..

Menfaatler söz konusu olana kadar iyi olmayı başaranlar var bir de..Kuyruğuna basana kadar candır ciğerdir de kuyruğuna bastığınızda diğer yüzleriyle karşılaşırsınız..Hay yüzlerine tükürülesiciler(berbat bir kelime oldu ama içimden gelen buydu)

Tüm hatalarımın eksikliklerimin farkındayım düzelmek için az çok çabam da var ama Rabbim menfaatim için karşımdakileri ezmekten uzak etsin beni...

Çok özr ama Takıntılar kısmını açar mısın, belki benim gibi anlayışı kıt birileri daha vardır (gerçi benden daha kıt anlayışlısı çıkıp da ben anlayışı kıtım demez ya neyse)

Saygılar...

Volkan DENİZ dedi ki...

Büyük adam olma çabası, çok yüksek standartları olması, prensiplerinden başka bir şey bilmeyenler, çalışanların kıyafetine takanlar, insanların özelliklerine takanlar, kıskananlar, yüksek egolar, bitmez tükenmez hırslar... O kadar çok takıntısı olan var ki. Olmazsa olmazlardan olabilecek olanları bile göremezler. Aşırı titizlikten yaptıklarının neleri kirlettiğinin farkına varamazlar.

Hayat kısadır ve yaşanası bir andır. Hepsi bu... Yaşayın be bu anları.. Nedir bu.. hırs uğruna birbirini satan insanlar.. Özetle budur..

Bu yazılar blogspot yasaklı olduğu zaman wordpreste yazdığım oradan buraya taşıdığım yazılar. Bu sebepten yorumlar da yok.. :)

Sevgiler...

Elif Kararlı dedi ki...

boşuna yorum bırakma diyorsun :) e peki tamam o zaman...

Volkan DENİZ dedi ki...

böylemi anladın yani. bu kadar laftan çıkardığın sonuç bu öylemi :) :)
ne diyim o zaman...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...