-Sen, yarın lastikleri meydana getiriyosun..
-Sen, yüzümüzü kapatacak maskeleri buluyosun
-Sende, şişeleri ayarlıyosun, benzin işini ben hallederim..
En küçük çocuk meraklı bakışlarla sordu abisine.. Abi ne yapıcaz bütün bunları??
-Nevruzu kutluycaz, sen anlamazsın…
-Hadi yarın sabaha görüşürüz..
21 Mart akşamı tüm televizyonlar, kalabalığın arasında kalan. Atılan taşlardan nasibini almış, kaldırımda oturup abisine ağlayan küçük çocuğu gösteriyordu.. Abisinin başını kucağına almış “Abi ölme ne olur” diyordu. Elleri ve birazda yüzü yanmıştı abisinin. Ambulans geldi ikisinide götürdü. Şimdi ikiside tedavi görüyor.. Ama olsun Nevruzu kutlamışlardı ya…
Nevruz bayramı; Türk Cumhuriyetleri’nde resmi bayram olarak kutlanırken, Türkiye’de 1995 yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır.. Türklerin Ergenekon adlı yerden demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Türk kavimleri tarafından M.Ö. 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart’ta kutlanır.
Ancak ne yazıktırki, bayram olarak kutlanmaya başlanmış olmasına rağmen. Bu bayram baharın gelişini müjdelemekten çok, sokak dövüşlerini, talanları, maskeli çocukların cam çerçeve indirmelerini, yıllardır bitmeyen terörist faaliyetlerinin alevlenmesini tetiklemiştir yıllarca. Ben bu yazıyı yazarken kimbilir kaç evde yukarıdaki dialoglar oluyordur, kimbilir kaç evde çıkarılacak olaylarda çocukların nasıl kullanılacağının planları yapılıyordur. Kimbilir kaç evde insanlar sabahı tedirginlikle bekliyordur ve kimbilir kaç evde kadınlar, kocalarının ya da çocuklarının sağ salim eve dönmesini merak içinde, çaresizce bekleşiyorlardır.
Neden bütün bunlar çünkü baharı karşılıyoruz.. Binlerce yıldır süregelen kutlamaları birileri kana buluyor sonrada sokaklardan kürsülere taşınıp haklılık naraları atıyorlar ve biz de bu naraları dinleyerek yorum yapıyoruz.. Çözüm arıyoruz… Biz diyoruz bu bahara girişi daha farklı nasıl kutlarız… Haliyle hiç bir şekilde çözüm bulamıyor, çoluk çocuğun elinde oyuncak oluyoruz.. Bu komediyi yıllardır izliyoruz..
Hadi bu sefer farklı bir şey yapalım. Sokaklarda yüzümüzü açalım, birbirimize vahşi bakmayalım. Saçma sapan tuzaklara düşüp kandırılmayalım. Hadi bu sefer baharı karşılayalım. Hiç olmazsa bu nevruzda kan dökmeyelim. Hadi bir kez olsun birlik olabildiğimizi dünyaya gösterelim. Hiç olmazsa bir gün barışık yaşamanın keyfini sürelim, beğenmezsek bir gün sonra gene kafalarımızı yaralım. Ama bahara birde gülerek girelim. Hadi…
2 yorum:
Sağduyulu olmayı bırakmamak gerekiyor hep ama malesef daha ne kadar tekrarını izleyeceğiz bunların kimbilir. :(
Vladimir;
Haklısın sağduyu da nereye kadar?..
Yorum Gönder