Sayfalar

21 Şubat 2011 Pazartesi

Kusurlarımız farklılığımızdır..

Kusurlarımız farklılığımızdır. Evet yanlış anlamadınız. Kusurlarınızdan utanıp saklamayın. Tersine sergileyin. Onlar sizin imzanızdır bir yerde. Tabii kusur derken, görüntüsünden rahatsız olabileceğiniz kusurlardan bahsediyorum, sağlığı ciddi etkileyen tarzda kusurlardan bahsetmiyorum..
Yok efendim burnum çok kalın, şuradan biraz yontturayım.Kulaklarım kepçe , yapıştırayım. Kaşlarım düşük kaldırttırayım. Dişlerim ayrık, kapattırayım.. Boyum kısa, uzattırayım.... Memem küçük büyüttüreyim.. Kalçam düşük kaldırttırayım..Böyle gittikçe gidiyor. Vücudun her yanını, dışardan görünen yanını elbete, istedğiniz şekle sokabilirsiniz.. Hele ki birde işinin ehli bir plastik cerrahın eline düşmüşseniz, adam sizden Afrodit bile çıkarabilir.
Kendinize güveniniz artar, herkes sanki size bakıp beğeniyor gibi hissedersiniz. Daha önce kusur sayıp sergilemediğiniz yerlerinizi büyük bir gururla sergilersiniz.. Hatta sokarsınız insanların gözünün içine. Ama vücudunuzun iç tarafı yetimmi.. Kaporta tamam, motor ne olacak? Solunum, sindirim sistemi.. Siz dış görüntü ile böbürlenirken onlar aslında sizi tuzağa düşürmek üzeredir. İçerden tepki gösterir, bir nevi seslerini duyurmak isterler.. Onların en iyi dostu zamandır. Çünkü zaman geçtikçe o yeni görüntünüzden sıkılırsınız, değiştirirsiniz..  Sonra yine, sonra yine... En sonunda ne olursunuz biliyormusunuz?.. Hani o yıllar önceki görüntünüz var ya işte ona dönmeye çalışıyor bulursunuz kendinizi.. Tıpkı alışverişe gittiğimizde ilk gördüğümüz eşyayı beğeniriz ama "hele biraz daha dolaşayım"  deriz, sonra ayaklarımıza kara sular inmiş vaziyette o ilk ürünü alırız.. Yorgunluğunuz da, zaman kaybı da cabası...Zamanla yaşlandıkça yenisini yaptırırsınız ve sonuçta tatlı tatlı yaşlanmak varken hilkat garibesine dönüverirsiniz. eski halinize asla dönemezsiniz ama her müdahaleden sonra bir şey olursunuz, o bir şeyi zamanla sizde tanıyamazsınız...
Kusurları düzeltmek yerine kendimizi düzeltirsek, dolu biri olursak zaten kimsecikler kusurunuzu fark etmez bile.. Kusur dedikleriniz sizin taklit edilecek özelliğiniz haline gelir. Bir zaman sonra bakarsınız insanlar sizin beğenmediğiniz tarafınızı kendilerine yaptırmaya çalışır olurlar..

Klasik anlayış olan "mühim olan ruh güzelliğidir" geyiği de yapmıyorum elbette.. Zaten ruh güzelliği kavramını hiç anlamamışımdır.. İçine kapanıp iç dünyasında yaşayan, içindeki güzellikleri sergilemeyi beceremeyenlerin bahanesi gibiymiş gibi geliyor bana.. Buna ilaveten yaradan yaratmış, dokunmamak lazım günahtır da demiyorum.. E be adam ne diyorsun o zaman??
Gerekmedikçe görüntüyü bozmamak lazım diyorum.. Çünkü aynaya baktığınızda neyin size yakışacağına karar veremezsiniz. Mühim olan dış dünyaya yaydığınız yansımanızdır.. Özünde kendi ile barışık olmak yatar ama esası durumu kabullenmekten geçer. Korku, utanç duymadan kendimizce kusur saydığımız yada bize çirkin görünen taraflarımızı saklamaya çalışmamalı, aksine olabildiğince ortalığa dökmeliyiz.. Kocaman bir burnu olan adamsanız, kendinizle eğlenecek kadar güçlü olabilmelisiniz.. Düzelttiğiniz kusurlarınızdan sonraki dostlarınız eski halinizdeki dostlarınız kadar samimi olmayacak.. Çok peşin hükümlü bir laf oldu galiba.. ) Çünkü eski dostlarınızdan vazgeçmeye meyl edeceksiniz de ondan. Bakın meyl edeceksiniz dedim, vazgeçeceksiniz demedim..
Biblo gibi olmak başlangıçta hoş gelebilir ama sorumlulukları da bir o kadar yüksektir.. Dolaşamazsınız sokaklarda. Allah korusun sonra size sarkıntılık yapanları haklı görüverir profesörün biri.. Bahaneniz bile kalmaz..
Güzel olmak, beğenilmek elbetteki hoştur ama olmak istediğiniz şey gerçekten güzelmidir?
Bu kadar güzellik üstüne yazdıktan sonrada bir son söz söylemek yakışır herhalde..
Unutmayın;
Güzellik gözün göremediği yerlerdedir. Tüm güzellikler sizinledir her zaman, hissetmek isterseniz...

8 yorum:

Adsız dedi ki...

"Tüm güzellikler sizinledir her zaman, hissetmek isterseniz..." diyerek bana ilham verdin. Sağolasın... :-)

Volkan DENİZ dedi ki...

Sen bana ben sana:) Ne çıkaracaksın, merak ettim bak..

Adsız dedi ki...

ne kadar güzel bir anlatım,yıllardır arkadaşlarıma söylediğim hep budur.kendimizle barışık yaşamayı öğrenmeliyiz...teşekkürler

Tirvana dedi ki...

Kusurlarımız güzelliğimizdir...

Volkan DENİZ dedi ki...

Adsız kardeşim teşekkür ederim. Kendimizle barışık olmayı başarabilsek zaten kimse duramaz önümüzde.
Tirvana: Aynen katılıyorum. Bu arada hoş geldin :)

Pabuc dedi ki...

Dış Cephe ile ilgili kompleksim hiç olmadı çünkü sahibi ve yapıcısı ben değilim :) Beğenen böyle Yaratmış şükür...koca burnumla bile barışık bir ömür geçiriyorum memnunumda çünkü burnumu ben değil karşımdakiler görüyor ;)

Kürt yemek yedirir de ruh da insanı yüreklerde tutar ben ruhumda bir yamukluk varsa daha çok dert edinenlerdenim :)

Mıchael Jackson ne kötü görünüyor yaaa üzüldüm adam şimdi..Çok da severdim şarkılarını sanki ne hale getirmiş kendini sesin güzel dinleniyordun da nedir bu hale sokarsın kendini ..Gerçi öldü artık yüzünün de bir önemi yok Allah rahmet eylesin...

Pabuc dedi ki...

Abowww nasıl bir hata yapmışım ben :)
Kürt değil KÜRK KÜRK :))

Volkan DENİZ dedi ki...

Merak etme, herkes bilir lafın esasını. :)
Görmediğin için burnunun büyüklüğünü umursamaman da çok hoş bir bakış açısı olmuş..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...