Sayfalar

8 Ocak 2011 Cumartesi

Vatansever Uyanış

1906 Osmanlı;
Yıldız sarayı bir kale gibidir. Salonlar ışıl ışıl, duvarlar yaldızlı, bahçeler cennet, rüzgarlar serinletici, kapısında uşaklar sürü sürüdür. Sarayın bir penceresinde Boğaz'dan püfür püfür esen serin rüzgarlara kendini vermiş zorba padişah canlanır..  Bakar öylece, gördüğü memleketi değil, boğazın serinliğidir.. Ama memleket yanıyor. Kan, ateş ve sefalet içindedir. Devlet ve millet hem birbirleriyle, hem kendi içlerinde kıran kırana boğuşmaktadır. Askeri, jandarması, ağası, eşkiyası, eşrafı, zalimi, mazlumu ile bütün ülke boğaz boğaza, nefes nefese... Köhnemiş bir idare, çökmüş bir ordu, çürüyen bir donanma, tamtakır bir devlet hazinesi, batmış, dilenci bir hükümet. Yolsuz, mektepsiz, hastanesiz, fabrikasız, asayişsiz, emniyetsiz bir vatan...

1906 Şam;
Düşünceler bu noktaya gelince evde duramaz. atar sırtına bir şeyler, sokağa fırlar.. Sokaklar kir pas içinde.. Osmanlı buraya sadece sürgünleri gönderip, hiç ilgi göstermemiştir. Ter, kir kokuları içinde kendine yol bulup sıyrılmaya çalışırken, köpekler, kediler ayaklarına dolaşır.. Çocuklar, kadınlar, erkekler diledikleri yerleri diledikleri gibi pisletirler..Her şey sefil , her şey ümit kırıcı.. tüm bu sefilliğin içinde yerde yumak olmuş kirli tenekeleri tekmelerken bulur kendini.. Sert bir tekme atar ve birden durur.. Dikleşir başı, adımları sertleşir, bakışları ışık saçar adeta, sanki yarın, altın bir tahta çıkacakmış ve zafer kazanmış bir ordu önündeymiş gibi koşarcasına ilerler.. Sırtını dayadığı, güç aldığı, kuvvetlendiği bir şey onu heyecanlandırmıştır. Ümitsizliğinden sıyrılır. "Evet" der evet niçin ümitsizlik..
Onun artık koca bir komitesi, bir cemiyeti var.. "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti" O'da bu cemiyetin başıdır. Yarın vatanı kurtaracaktır. Hürriyet getirecek ve önünde ne yollar açılacaktır. Gerçi üç kişiydiler.. Tıbbıyeli Mustafa, Yüzbaşı Müfit ve kendisi, yani...Mustafa Kemal... Bu üç kişi Şam'da bir gece önce "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti" ni kurmuşlardı... Yetermi ?? Bu üç kişi, üç imanlı ve kararlı insan değil mi? Yeter!
Evet değil üç, hatta inanan ve direnen tek bir adam dünyayı titretebilir. Böyle bir adamın azmi ve kuvveti alemi idare edebilir...
- Ne doğru söz, ne doğru söz. diyerek kendi kendine konuşur ve durmadan yürür...

2010 Türkiye,
Köşkler, saraylar yerli yerinde.. Boğazdan serin rüzgar esmekte hala.. Kapılardaki uşaklar heryerde.. Sürgünler olmasada, tutsaklıklar sınırsız.. 87 yıllık bir ülke ama bitip tükenmek üzere.. Manzara aynı değil.. Çünkü görünecek manzaralar kapılmış.. Mümkünmü!, yurdum insanı boğazı görecek.. Yada cennet ülkesinin nimetlerinden faydalanacak.. Her yer, her köşe tutulmuış.. Satılmış ne varsa ve satılıyorlarda hala... Vatanseverlik hikaye olmuş.. Ayrıntı olmuş.. Gereksiz lakırdı olmuş rakı sofralarında.. Ayırteder olmuşuz kanı kandan canı candan...

2010 Gebze;
Vatan için, memleket için bir şeyler yapmalıyım diyen bir grup genç.. Amaçları uyandırmak, yada çalıştırmak herkesi vatan uğruna.. Hiçkimse ile, hiç bir kurum ile dertleri yok.. Partizan bir yaklaşımları da yok, herhangi bir parti ile bağlantılarıda.. Olmayacakda... Önşartları vatanı sevmek.. hepsi bu.. Mevlana misali kim olursan ol gel, ama vatanını seviyorsan... Vatan sevgisini tekellerine almak da değil dertleri. Vatan sevgisini öğretmek de.. Önce vatan diyen, ben her şeyden üstün tutarım vatanımı diyen herkesin sırt dayayabileceği, kendini huzurlu hissedebileceği bir çağrı belkide..Kapıları sonuna kadar açık vatanını seven herkese.. Hiçbir saplantıları yok.. Din, dil, ırk.. Vatanını gerçekten seven herkesle bütünleşmek ve yürümek. Yüceltmek memleketin değerlerini.. Aslında hepimizin duygularına tercüman olmak dertleri.. Hiçbir karşılık beklemeden.. 
Benimki küçük bir kıyaslama sadece.. Şam'da 1906'da başlayan heyecan 17 yıl sonra Cumhuriyet'i getirdi.. 2010'da Gebze'de başlayan heyecan neden tam bağımsız bir ülke yada kendi kendine yeten bir ülke anlayışını doğurmasın..
Kimmi bunlar?. Vatansever Uyanış Derneği... Bi bakın bakalım....

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Ama Volkanım, Vatan sevgisi okudugum diger yazılarını göz önüne alarak,ilavaten söylemem, bir ulusa dayanmadan sadece yazdıklarınlardan tanıyarak ve maruz görürsen mahcup olarak söyleyecegim....
Arkiologlar tırnakları ile kazıyarak insanlıga uygarlıkları kazandırırken,biz yok etme çabasına girdik.

Nasıl? Asimile ederek, Vatanımı, kardeşimi çok seviyorum ama ifade edemiyorum kendimi.Başka bir dilde seviyorum.Üniter yapı,elbette bozulmayacak,ben neyleyim Türksüz,neyleyim Lazsız,hep eksik kalırım,isterim Agabeyim bana güvensin desinki; dilini özgürce konuş,düsencelerini bana söyle,eger bir sorunumuz var ise ne kahpe Avrupaya, nede Amerikaya ihtiyacımız var, biz bize yeteriz, yedi Düvele omuz omuza savaşımız var , Namus icin hep beraber ,kazma ile kürek ile ve en önemlisi, yürek ile bir olmuşuz. Bütün bunlar bu günler icin mi?
Bitsin istiyorum bu kavga ama bu demek degildir ki Ertugrulun artık kavga edecek gücü yok. Elbette Ordum, bagımsız iradem var,kavganın temeline bakıyorum, sorun biraz Demokrasi,tölere ve sevgi...Diger tarafda kin ve nefret!
Kac yıl ister bu yaraları sarmaya?



Ertugrul

Volkan DENİZ dedi ki...

Biz yeterki birlik olalım, sarmadanda iyileşir o yaralar.. Sevelim vatanımızı kimseye kulak asmadan.. Ama zamanı gelince hesapta soralım savıp satanlara.. Sevgiler ve çok teşekkürler...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...