Harem, sözlük anlamı, korunan, mukaddes yer.. Kadınların kan bağı olmayan erkeklerle karşılaşmadan rahatça günlük işlerini yaptıkları yer.. Bu bölümlere kadınlarla belirli bir kan bağı ile bağlı olmayan erkekler giremez. Yani namahremdir.. Bu kelimede haremden türemiştir.. Harem Osmanlı devlet teşkilatında aynı zamanda kadınların yetiştirilmesi için bir eğitim müessesesidir. Kadınlar eğitime acemilikten başlar eğitim alarak, sırasıyla cariye, kalfa ve ustalığa kadar terfi ederler.. Terfi etmelerinde en önemli etkin rolü olan kişi padişahın annesidir.. Bu kadınlara Osmanlı'da aynı zamanda karavaş (savaşta tutsak edilen ya da satın alınan ve sahibinin üzerinde tam bir kullanma hakkı olan kadın) denirdi..
Erkeklerin eğitilip yetiştirildiği yer ise enderundur.. Yani Osmanlı'da hem kadınlar hemde erkekler için eğitim müesseseleri kurulmuştur. Asıl amaç padişaha hizmet etmek gibi görünse de. Haremden yetişen kızlar üst rütbeli askerler ve idareciler ile evlendirilirlerdi. Enderunda yetişen erkeklerde imparatorlukta, yönetimde söz sahibi olan erkekler olurlardı.. Kadın ve erkekler için saray eğitim sisteminin ana hedefi hanedana sadakatin aşılanmasıydı.. Yani haremdeki kızlar enderunda yetişen erkeklerle evlenirlerdi.. Böylece imparatorluğa sadık aileler hanedan içinde kendiliğinden oluşmuş olurdu.. Padişahlara eşlik yapacak kadınlar haremden seçilirdi ama bu seçim padişah annesi tarafından yapılır, padişah son kararı verirdi.. Enderunların bulunduğu bölgeye de selamlık denirdi..
İşte haremlik selamlık hikayesi buradan doğmuştur. Osmanlı saraylarındaki kadın ve erkeklerin eğitilmesi maksadı ile kurulmuş olan yerler.. Sonraları bu anlayış halka da yayılmış.. Herkes kendi hanesinde kadınları ayrı odalarda muhafaza etmeye başlamış, birden fazla kadın alabilme hakkı ile, evlerde küçük bir harem kurulmuştur.. Bu durum çok büyümesin, halk haddini bilsin diye; kadın alma hakkı dörtle sınırlandırılmıştır.. Eee yani padişahla aşık atmamak lazım.. Ama evlerde eğitim gibi bir amaç güdülmediğinden, eşler sadece çocuk doğurup, evlatlarına ve kocalarına bakıcı olmuşlardır.. Ancak ne hikmetse enderun kültürü herhangi bir haneye uğramamış sadece selamlık bölümü ile kalmıştır. O da erkek erkeğe oturulan yer olmuştur.. Zamanla kadınlar iyice hayattan koparılmış, çok zaruri haller dışında evinden çıkamamıştır.. Eve gelen bir ziyaretçi akraba bile olsa evdeki kadınlar ile asla karşılaştırılmamıştır..
Osmanlı hanedanından alınan bir tek bu olmamıştır elbette.. Özellikle içki kültürüde Osmanlı hanedanından çok hızlı bir şekilde halkta kabul görmüştür.. Tütün yada alkol.. Osmanlı padişahlarının zevk yada ağız tadı olsun diye kullandığı her ürün halka inince ortalık karışmış, kontrol güçleşmiştir. Halk bazı şeylerin sadece padişaha mahsus olması gerektiğini kavrayamadığından, saraydan çıkan her şeye saldırmış ve sonuçta zararlı çıkmıştır.. Bir kere alışkanlık oluştuğundan, yasaklı dönemlerde bu uğurda kellesinden olanlar bile olmuştur.. İçki içiyor diye asılanların sayısı binlerle ifade edilmektedir.. Ama çözüm olabilmiş midir? Hayır.. Gelecekte olabilecek midir?.. Hayır.. Bugünlerde neler olmaktadır???... Tarih genemi tekerrür etme çabasındadır?... Yasaklamalar ve kısıtlamalar aksi tesir ederek çok daha fazla ilgi çekmesine sebep olmuştur.. İran'da olduğu gibi.. Bugün İran'da içki yasaktır, ama evlerde tüketilen alkollü içki miktarı Türkiye geneline neredeyse eş sayılır.. Bir diğer ilginç istatistikte Türkiye'de en çok içki tüketilen illerin başında Konya gelmektedir.. Tabii bu istatistikler nüfusla doğru orantılıdır..
Bugün akşamcının kadehini elinden almak için, yada günde bir paket sigara içen adamın sigaradan vazgeçmesi için birçok çalışma yapılmaktadır.. Gönül isterki hiçkimse ne alkol nede sigara tüketmesin. olmuş ama bir kere.. O tada alıştırmışsın toplumu.. Mecbur etmişsin geçim derdinde olan adamı rakı sofrasında rahatlamaya yada derin bir nefes çekip üflediğinde, tüm dertlerinin uçtuğuna inanmaya.. Sığınacak bir bahane olmuş aslında keyif alınması gereken her şey.. Halkım becerememiş keyif almayı, dertlerinden bir an için kurtulacak bir şey sanmış keyif veren her şeyi.. Mademki ecdadımızdan öğrendik biz bu işleri. Doğrusunu da öğrensek bari.. Keyif için rakı içsek sadece, yada keyiflenince yaksak bir sigara..
Her şeyde olduğu gibi, bir yerlerden aldıklarımızı almışız yarım yamalak, sonrada kendi kurallarında değil bizim yarattığımız kurallarda uygulamışız. Sonrada ortaya hakikatten ucube!! yaklaşımlar çıkarmışız ve çılgınca savunmuşuz... Oysa her şeyin doğrusunu bilip ona göre değerlendirsek yada eleştirsek.. Adamlar bir dizi yaptı "Muhteşem yüzyıl"... bir çok kişi ayaklandı.. Neymiş onların padişahı sevişmezmiş, içki içmezmiş, gülümsemezmiş, sürekli savaşırmış..... Tabii yaa, sen böyle makineleştirdiğin zaman padişahını daha başarılı yada ulvi bir yerde gördüğünü san bakalım.. İşte böyle kölece zihniyetler yüzünden koca Osmanlı İmparatorluğu son yüzyılında kukla olarak yaşayabilmiş ve sonrada yok olup gitmiştir.. Bizde hala kendimizi kandıralım bakalım.. Osmanlı bizim tarihimiz, sahip çıkalım, evet ama körü körüne değil.. Gerekirse eleştirebilmeliyiz, sonuna kadar yargılayabilmeliyiz.. Herkesi ve her şeyi anında yerden yere vuran halkım bu konuda bu kadar tutucu olmamalı... Halk için mücadele eden, canını veren, tüm hayatını bu uğurda hiçe sayan değerlere sahip çıkmayı da biraz öğrenebilsek... İdarecilerin de insan olduğunu unutmasak, tapınmasak.... Her iş yaptığını sandığımız adamı padişah yapmasak. Artık padişahlıkla bir daha yönetilmenin mümkün olmayacağını anlasak..... Birgün olacak hepsi biliyorum
Esas olan halktır ve halkın değerlerini doğru algılayanlar baştacı olacaktır.. Bir şeyleri yasaklamak yada bir takım değerlere sığınarak yok saymaya çalışmak padişahların uğradığı sona doğru koşarcasına gitmektir...
4 yorum:
Okuduğum en kısa ve en doyurucu harem anlatımı için teşekkürler öncelikle.bu konu üzerine çok konuşuldu ama benim merak ettiğim şunlar. Nasıl oluyor da konu Mustafa Kemal olunca herkes demokratik hakkını kullanarak isteği gibi konuşuyor, istediğini söyleyebiliyor ve hatta Mustafa adında ne idüğü belli olmayan ve baştan sona rezalet olan bir film bile çekebiliyorken,istediği gibi hakaret edip istediği gibi onun mahremine girebiliyorken Kanuni veyahaut diğer padişahlar bahis mevzuu olunca bu demokrasi aşıkları birden hop bi dakka,sen ne diyon,diyemen kardaş tarzı konuşmalar yapıyorlar.ve bu ülkede bir sürü osmanlıcı(o ne demekse) varken neden haremi,enderunu,kanuniyi,saray yaşamını ve yanında onların da insan olduğu gerçeğini açıklamak bizlere düşüyor.Avrupa 300 yıldır Saraydan Kız Kaçırıyor ona neden laf edemiyor bu embesiller acaba yoksa efelikleri sadece bize mi söküyor.son olarak çok merak ediyorum acaba Şehzade Mustafanın öldürülüşü çekildiği zaman ne olacak yoksa zinhar osmanlıda kardeş-oğul katli olmamıştır mı diyecekler?saygılarımla..demir topal..
Öncelikle çok teşekkür ediyorum.. Benim asıl üzüldüğüm konuda zaten Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını son zamanlarda neredeyse suçlu duruma düşürecek bir çok yaklaşım varken.. Hiçbiryerde bu uğurda ne yürüyüş yapıldı nede bir kınama.. ama bir dizi çekildi halk ayaklandı.. Kabullenmek gerçekten çok zor.. Ama biliyorum ki bu tür filmler, diziler çekildikçe bizlerde meraktan en azından gerçekleri öğrenmeye başlayacağız.. Tarihimize laf söyletmeyen zihniyetler için tarih neden sadece 1923 öncesidir acaba bir düşünmek lazım... Sevgiyle kalın...
Aman 23 sonrası, ne olmuş ise ondan sonra başımıza gelmiş, yani idrak edemeyip,ezber etmişiz.
Ezberlediğimiz hiç birşeyi de anlamadan papağanlaşmışız sadece..
Yorum Gönder