Sayfalar

28 Aralık 2010 Salı

Toplumsal hastalık; bencillik..

Bu bir İspir'li Macit hikayesidir..
Macit 1929 yılında Erzurum'un İspir ilçesinde doğdu. Çocukluğu yokluk içinde geçti. Babası çiftçilik yaptığından yürümeye başladıktan sonraki zamanı hep tarlalarda geçti. İlkokul 2nci sınıfa kadar okuyabildi.  Okumayı söker sökmez okulu bırakıp, tarlada babasına yardımcı olmaya başladı. Askere giderken elinde sadece gideceği yere kadar gitmesini sağlayacak parası vardı. O askerdeyken Kore savaşı çıktı. Gönüllü olarak Kore'ye ilk giden gruba katıldı. 2 defa yaralandı, tedavi olup görevine devam etti. Ama madalya alamadı. Zaten madalya almak içinde hiç çabalamadı. Onun tek derdi Çin'lileri öldürüp zafer kazanmaktı. Memleketine döndüğünde büyük işler başarmış olmanın gururu vardı gözlerinde, oda onun için yeterliydi.
Macit askerden sonra ilkokul, ortaokul ve hatta liseyide bitirdi. Devlet kapısında küçükte bir iş buldu.
Ona verilen her işi çok büyük bir iştahla yaptığı gibi diğer arkadaşlarına da yardımını esirgemedi. Amirlerine hiç ylakalık yapmadı, zaten beceremezdi de. Ama yalakalık yapanların yükselişlerini gördü. Çok umursamadı. Onun için önemli olan kendisi için değil vatandaşı için işini doğru yapmaktı. Hepte öyle çalıştı. Rüşvet nedir bilmedi. Hatta bir gün bir işi halletmesi için çekmecesine bir miktar para koyan adamın suratına attı paraları. Ama bu adamın o bölgenin ileri gelenlerinden biri olduğunu bilmiyordu, bilse de çok farklı davranmazdı. Macit bu hareketinden dolayı ceza aldı ve bununla da yetinmeyip Macit'i bir başka şehre tayin ettiler.
Macit orada da aynı hırs ve dürüstlükle çalıştı. 56 yaşında emekli oldu. Aldığı emekli ikramiyesi ile küçük bir dükkan açtı ama 6 ay sonra alacaklarını tahsil edemediğinden iflas ederek kapattı bin bir güçlükle açtığı dükkanını. Bu olaydan sonrada çok yaşamadı. 58 yaşında öldü. Cenazesinde 16 kişi vardı. 15'i Kore'den arkadaşı, diğer bir kişi ise yüzüne parayı çarptığı adamdı..
Bu adam yıllar sonra bir vesile ile gittiği Macit'in eski çalışma yerinde Macit'in ceza aldığını, tayin edildiğini öğrenir. Vicdanı onu rahat bırakmaz ve Macit'i bulmak için uğraşır ama bulduğu gün Macit'in cenazesinin olduğu gündür ...

Hepimizin içinde ne kadar yok desek de hakim olan bir bencillik vardır. Çok da sevmeyiz birbirimizi hep bana hep bana deriz ama bunu kendimize dahi kabullendiremeyiz. Kırarız birbirimizi arkamıza bakmadan çeker gideriz. Sonra bir şeyler kemirir içimizi döner koşarız ama hep geç kalırız.
Ben hep söylerim ''vatan uğruna bir şeyler yapmak istiyorsak yaptığımız işi en iyi seviyede yapmamız yeterlidir'' diye. Bunu da ancak, etrafımızdaki insanları da doğru yola çekerek, onların yaptığı yanlışları görmezden gelmeyerek, doğrulara ulaşmak için kaybedilecek her şeyi göze alarak yapabiliriz.
İşkuranların çoğunluğu kısa yoldan para nasıl kazanırım derdi ile başlıyor işine. Yaptığı işin kalitesi umurunda bile değil.  Para kazanmak elbetteki amaçtır ancak önce kalite diyen nasılsa parayı da kazanacaktır. Kalite diyen aynı zamanda itibar kazanacak ve memleketin sanayisinin, ekonomisinin gelişmesine de ciddi katkılarda bulunacaktır. Ama yok olmaz biz hemen kazanmalıyız...Bunun içinde ne oluyoruz farkında olmadan;
Dürüstlükten uzaklaşıyoruz, yükselebilmek için dalkavuk bir adam oluyoruz, en önemlisi kişilik özelliklerimizi kaybediyoruz. Hiçbirimiz bir Macit olamıyoruz. En acısı olanlarında önünü kesiyoruz. Bugün Macit'ler sayesinde ayakta durabiliyoruz ama yarın Macit'ler bittiğinde kimlerin kucağında oturacağımızı düşünmek bile istemiyorum..

4 yorum:

kumsal dedi ki...

Macitler'in nesli tükendi,hele ki günümüz gencligi düşüncesiz ve bencil.yazınızın üzerine cok fazla söylenecek bişey yok.öyle konular yazıyorsunuz ki,yaralarımıza tuz basıyorsunuz.tbrkler..

Adsız dedi ki...

Güzel yazı kardeşim. Bencillik ve gururdan uzak olmak için... Sana bir link gönderiyorum, kendisini tanımıyorum ama harika yazmış, sanırım o da yeni ama kullandığı üsluba bayıldım, bir ziyaret et istersen. http://eabilen.blogspot.com/2010/12/babasiz-picler-balosu.html

Adsız dedi ki...

Kaptan söylediklerine katılmakla birlikte bir ekleme yapmak istiyorum.bizim insanımızın bencilliğiyle beraber en kötü yanlarından biri de kurnazlığı o deyimlere geçmiş olan şark kurnazlığı.her işi yaptırmak için,işinin hallolması için kullandığı kurnazlığı.birey olarak kurnaz olacağımıza toplum olarak akıllı olsak ,bencil olmasak bilsek ki bir kişinin kazanması diğerlerin kaybetmesi anlamına geliyor ,bilsek ki bu yükün altından kaçmak diğerlerinin ezilmesi anlamına geliyor ve bilsek ki hep beraber yükün altına girilince ortada ne yük kalacak ne ezilen ah bir bilsek..demir topal.

Volkan DENİZ dedi ki...

Biliyoruz ki bir kişinin kaybetmesi diğerinin kazanması demek. İşte hep bu açıdan bakıp diğerlerinin kaybetmlerine kazanç olarak bakıyoruz.. Bunu ne zaman anlarız o zaman hep beraber gireriz yük altına.. Yorumların harika teşekkürler demir topal..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...