Herhangi birgün.. Sabah kalkıyorsunuz, traş oluyorsunuz yada makyaj yapıyorsunuz hafif bir kahvaltı ve işe gitmek üzere yola çıkıyorsunuz. O ana kadar herşey normal ama birden beklemediğiniz bir yerden kafanıza bir tabela yada kiremit yada herhangi bir cisim düşüyor. Açıyorsunuz gözlerinizi bilmediğiniz bir yerde. etrafınızda size bakan birileri var beyazlar içinde. Köşede annenizi görüyorsunuz yaslanmış duvara, çaktırmadan gözyaşlarını siliyor.
-Ne oldu bana? diye soruyorsunuz bilinçsizce
-Geçmiş olsun. diyor doktor ve yanınıza oturup başlıyor anlatmaya
Ama siz dinlemiyorsunuz ki onu, annenizin ağlamaklı yüzüne bakıp
-Anne ne oldu bana? diye soruyorsunuz ısrarla.
Anneniz geliyor yanınıza elinizi tutuyor ve
-Kızım doktorlar bir müddet yürüyemiyeceğini söylediler... diyor ve devam ediyor
-Ama tedavisi olabilirmiş, peşini bırakmayacağım, dünyanın neresinde ......
diye devam ediyor ama siz onu duymuyorsunuz artık ''yürüyemiyeceksin'' lafında kalmışsınız..
Sabah sapasağlam çıktığınız evinize tekerlekli sandalye ile dönüyorsunuz. Yani engellisiniz artık...
Herhangi bir gün.. Sabah uyanıyorsunuz ama kalkamıyorsunuz. Anneniz geliyor sizi tekerlekli sandalyeye oturtuyor. Traş olmanız yada makyaj yapmanız için bir ayna getiriyor, yanınıza da gerekli malzemeleri bırakıyor. İşiniz bitince tekrar anneniz geliyor malzemeleri alıyor, kahvaltı yapıyorsunuz beraber ve işe gitmek için yola çıkmak istiyorsunuz. Önce anneniz sizi kucağında merdivenlerden indirip bir köşede oturtuyor, sonra tekerlekli sandalyenizi getiriyor. Otobüs durağına kadar kaldırımlarda park eden araçların arasından bin bir güçlükle gidiyorsunuz. Otobüse binmek istiyorsunuz, basamaklardan çıkmanız mümkün olmadığından vicdan sahibi 4 kişi yardım ediyor size. İnmeniz gereken durağa geldiniz; yine vicdan sahibi birilerinin yardımına muhtaçsınız..
İkiside aynı insan ve aynı güne uyanıyor. Sadece küçücük bir örnekti anlattığım. Kimbilir daha ne zorlukları vardır. Gerçi esas zorluk kabullenmektir bu yeni durumu.
Peki biz ne yapıyoruz tam insan olarak?? Hiçbirşey... Çünkü biz onları yarım görürken aslında beynimizin yarım olduğunu fark edemiyoruz. Onlara engelli diyoruz, tıpkı akıl hastanelerinde yatanlara deli deyip kurtulduğumuz gibi, kurtarıyoruz kendimizi yapmamız gereken sorumluluklarımızdan.
Acımaktan ibaret sanıyoruz engelli insanlara yapabileceklerimizi. Oysa onlar her ortamda acınacak halleri olmadığını, sadece yaşadığımız dünyada beraber yaşamamız için gereken tedbirlerin alınması gerektiğini anlatıp duruyorlar çığlık çığlığa.
Peki biz ne yaptık engelsiz insan olarak?? Kaldırım aralarına tekerlekli sandalyeler için yollar yaptık ama sonra o yolların önüne park eden araçların sahibine sövdük. Özel araç park yerleri yaptık ama sonra oralara park edenlere sövdük. Sözde fonlar kurduk, toplanan paralarla 3 tane tekerlekli sandalye aldık, kalan paraların akıbetin bilemedik. İşverenlere engelli çalıştırma zorunluluğu koyduk ama çalışabilecekleri bir ortam yaratmaya teşebbüs dahi etmedik. Engellilerin kendi başına başardıkları her konuda onları takdir ettik ve sanki hepsinin aynı imkanı varmış gibi hepsinden aynı gayreti bekledik. Ama asla imkan yaratmayı düşünmedik. Başarılı olanların başarı hikayesinin bir köşesinde yer almak için yarıştık, hiçbir katkımız olmadığı halde.
Onlar özürlerini saklamayı çalıştı ve bu sebepten pek çoğu yıllarca evinden bile çıkamadı. Bizlerde kafamızı çevirdik özürünü görmeyelim diye. Onun özüründen başka görülecek bir tarafı yokmuş gibi düşündük hep. Beynimizde ki engelleri kaldıramadık bir türlü. Onların günlerinin de sabah uyandığında başladığını ama akşamın o kadar kolay gelemediğini kavrayamadık. Aslında onlar ne yapabileceklerini çok iyi biliyorlar, biz onlara engel olmayalım yeter..
Fiziksel olamasa da zihninizde hep ayakta kalmanız dileği ile..
2 yorum:
Bak işte bu yazıya şaka içerikli bir yorum kesinlikle yazamam..
Çok haklısın..Biz bizim gibi olmayanları(!) dışlama konusunda çok başarılıyız...Hiç bir ley yapmadığımız gibi onlar için bir de utanmadan dışlıyoruz..Acıyarak bakıyoruz acınarak bakılması gereken kendimiz varken..
Haklısın diyecek başka söz yok..
Saygılar..
Teşekkür ederim. Sen de haklısın. Bazen söylenecek hiç bir şey olamıyor işte..
Yorum Gönder