Sabırla bekle olucak bu iş... Sabırlı ol gelecek.. Sabret dostum sayılı gün çabuk geçer... Sabreden derviş.....
Hayat kısa be dostlar. Sabret sabret nereye kadar. Nereye gitsek, nereye baksak, hangi işi kovalasak bir sabrettir gidiyor. Kesilen cezayı ve hatta vergi borcunu öderken bile sabrediyorsunuz. Kapı kapı dolaşıp halimize gülüyoruz. Her kapıda sürekli fırçayı yiyoruz ama mutlaka biri kolunuza giriyor ve.. "sakin ol!".. Biraz sonra gene bir suratsızdan azar ve gene bir sabır taşı eteğinizden yapışıp "sabret!!" diyiveriyor. Nedir bu sabır işi anlayamıyorum ki. Neden hep ben sabretmeliyim çözemedim bir türlü.
Önce ufaktık anlayamadık. Hadi o zamanlar bağımlıydık kim ne derse o yöne yuvarlandık. Hop ergenlikteyiz. Sabrederek sivilceleri iyileştirdik. Lisede fizik hocasınınn kaprislerine sabredelim derken fiziğin sadece f=m*a formülünden ibaret olduğunu sandık. Üniversitede aşka düşelim dedik karşı cinsin kaprislerine sabrettik. Hoş sabrettikte ne oldu o da ayrı ya. Askere gittik sabretmenin zirvesi neymiş sindirerek bi güzel anladık. O bitsin bu geçsin derken olduk mu 30.. İşe başladıktan sonrası zaten hep sabır oldu. Sanki hayata sabretmeye gelmişiz gibi olur olmaz herşeye sabrettik. Ama işin tuhafı sabrettikçe sonu gelmese de sabretmekten vazgeçemedik. Olsun dedik "ya tutarsa"...
Ama tutmadı be usta... Sabır denen şey geçen zamanın acı veren kısmını hissetmeden tatlı tarafına ulaşmak için kendimizi kandırmaktan başka bişey değilmiş anladık sabrede sabrede. Meğer biz sabır gösterdikçe kaybediyormuşuz benliğimizi. Biz sabrettikçe geçen zamanın peşine takılanlar alıp başını gitmiş. Biz zamanla geçer derken zaman zaten geçmiş ve bir daha yaşanmamak üzere duygular da yok olmuş. Biz sabrederken hayat avucumuzdan kayıp gitmiş. Giderken bize sadece hayıflanacak duygu kırıntıları bırakmış. Baharlar geçmiş, açan tomurcuğun tazeliğindeki muhteşem güzelliği göremeden kuruyan yaprakların hışırtısını güzel sanar olmuşuz. Biz sabrettikçe birileri bizi hep akıllı sanmış. Ama biz sabrettikçe delirmişiz...
Şimdi gene sabrediyorum. Anlatmaktan yorulan zihnimle beraber sabrediyorum son kez. Sonra ne mi olacak??... "Delidir ne yapsa yeridir" diyeceksiniz... Bu sefer sabreden siz olacaksınız özetle... :)
18 yorum:
Pardon ama madem sonunda sabretmekten vazgeçip bize ''delidir ne yapsa yeridir ''dedirteceksin bunu en başta yapsana...Belki bize de örnek olursun böylelikle ;)
en baştan bilebilseydim sabretmemek gerektiğini zaten delirmezdim.. :) Ama örnek istiyorsan hep sabrettiklerine sabır göstermeyi bırakarak bir dene bakalım neler olacak..
Küçük kıyamet kopar herhalde :)
Kopmaması için ya da anlayış gösterilmesi için yegane yol neymiş demekki... :)
Ammaaaaan deyip umursamamakmış ;)
Sabretmek meziyet gibi öğretildi bize... Her durumda geçerli olmadığını zamanla anlıyor insan. Ama çok şeyi de kaçırmış oluyor ne yazık ki...
ahha oldun bak sen de... :)Artık ne yapsan yeri olacak...
Özellikle birine/birilerine sabretmek kendi hayatından çalmak demek...Ne acı...Ben buradan iyice emrah moduna bağlayıp yorumun gidişatını tamamen değiştirebilecek potansiyele sahibim de yapmayacağım bunu :) Anca yazmaya başlamışsın bıktırmayayım seni ;)Ammaaaaaan !
kahve telvesi; maalesef öğretilen o kadar çok yanlış varki. Birinden sıyrılsak diğeri zaten boğuyor bizi. En sonunda milletçe deli dumrul gibi geziyoruz işte... :)
ben sabırlı biriyimdir. kolay kolay bıktıramazsın beni. :)
Ama sabırla ilgili yaptığın açılım çok etkileyici. Özellikle rahatsızlık verenlere gösterilen sabır bitirir insanı...
Benim isteklerimi kısıtlayan herkes ve her şey zaten rahatsızlık veren şeyler demektir..Baaaaak ciddi yoruma kaymaya başlıyorum sonra pişman olabilirsin, yapma ! :)
Şimdiye kadar olanlar ciddi değil miydi. Tamam o zaman anlaşılmayan bişey kalmadı sanırım :)
Bir yorum dizisinin de sonuna geldik bir daha ki yorum dizisinde buluşmak ümidiyle ayrılıyoruz sayın seyirciler (pardon okuyucular) Pabuç ,susar ve sayfayı siz değerli diğer okuyucu dostlara bırakır ve blog sahibini mutlu eder..
iyi gecelerrrrrrr özleyin beni zira benim gibi zararsız biri az rastlanır bu dünyada ;) (bu tevazum bana birini hatırlattı)
Çok kalabalık değiliz buralarda merak etme.. Kimse fark etmez bile gittiğini... :)
Sen bile mi ?
Oy ben alıp başımı nerelere gideyim...
:) bir ben fark ederim demek istemiştim :)
Sabır; acıya, zorluğa, haksızlığa ve başa gelen üzücü olaylara dayanma gücüdür. Bir felakete veya belaya uğrayanın telaş ve feryat etmeden, her şeyin Cenâbı Allah'tan geldiğinin bilinci ile, bu sıkıntıya sonuna kadar tahammül göstermesidir. İman sahibi; Cenâbı Allah'a sığınıp tevekkül ederek her türlü ıztıraplara isyan etmeden katlanır ve sonunda ise mutlaka Cenâbı Hakk'ın vereceği en iyi karar ile esenliğe kavuşacağını bilir. Kalem 68/48) Rabbinin hüküm vermesi için sabret.
Allah sabredenlerle beraberdir.
Adsız kardeş çok haklısın. Ama bazen öyle şeyler vardır ki o olayları anlatırken kendinden başka kimseye ihtiyaç duymazsın ve bazen öyle anlar vardır ki o anın geçmesi sadece senin için bir anlam taşır...
Ve bazen içinde yaşadığın dünyanın görünen başka tarafı da vardır söylenenin aksine hem de...
Çünkü sana göre dayanma gücü olan çoğu şey aslında kaybedilen bir zamandır belki de... Evet belki de...
Yorum Gönder