Eskiler hep der. "Anlamıyorsan anlamıyorsundur. Ya zorlama ya da anlamış gibi yap geç." diye. Yani ey insanoğlu neden uğraşıp durursun senin için hiçbir faydası olmayacak işleri anlamak için. Anlamıyorsan bırak oluruna. Ama yok anlaman gerekiyorsa hafifçe başını aşağı yukarı sallayarak onaylamış gibi yap. Bak neler olacak. Sen anla diye yırtınan arkadaş senin o kafa hareketini görünce daha bir coşacak, daha bir heyecanlanacak. Kattıkça katacak, uçtukça uçacak. Sonra sen de hiçbişey anlamadan o coşkuya katılacaksın ve en sonunda ortalık alkış kıyamet...
İşte o eskilerin dediği bişey daha var dı. "Dalkavukluk kafa sallamayla başlar alkışla zirve yapar." Öyle bir hal alırki fark edemeden biat eden ve peşinden giden adam oluverirsin. Kölelik dediğin de nedir ki zaten. Yeniler buna sürü psikolojisi diyor ama eskiden bu tip hareketin adı koyun zihniyeti idi.
Peki nerede biter bu yalakalık?? İşte durum burada renkleniyor. Okuyanlar, takip edenler çok iyi bilirler ki, liderler yalnız adamlardır ve eğer iktidardayken ölmezlerse genelde yalnız ölürler. Çünkü öyle bir an gelmiştir ve o koca hanedanlık ellerinden kayıvermiştir. İşte o an o kafa sallayanlar en acımasız sorgulayan olurlar ve ilk işleri terk etmektir gemiyi. Çünkü artık koyunluktan vazgeçip birer fare olmuşlardır. Kafa sallayanların yumruk sallayıp tehdit savurdukları koyun olmayı beceremeyenler ne yapar biliyor musunuz? En önde dururlar safa... Düşene tekme atmayı bilmediklerinden. Çünkü onlar insanı gerçekten insan olduğu için ve hep kullanılan laftaki gibi ihtiyaçtan değil hiç olmazsa yaradandan ötürü severler...
Ne de olsa aynı sudan içip aynı ekmeği bölüpte yemiştik. Aynı toprakta yeşermiş aynı havayı solumuştuk. En azından çocukken hep aynı şeye gülerdik aynı duyguları yaşar aynı doğrular için savaşırdık. Ne oldu da sonradan doğrularımız yanlış oldu. Birbirimizi hiç dinleyemez, anlayamaz olduk. Kim, bu kadar güçlü başlayan birlikteliği, paylaşan, yardımlaşan çocukları büyüdükçe kopardı birbirinden. Nasıl oldu da ayrı dünyalara, ayrı fikirlere teslim olup beraber mahalle bakkalından veresiye çikolata gazoz alıp paylaştığımız kardeşlerimizle düşman olduk. Nasıl oldu da aynı dinin çocuklarıyken şimdi birbirimizi dinsizlikle suçlayıp saldırır olduk. Nasıl oldu da başörtülü kızlarımız "benim başörtülü kızım" olurken başı açıkları yok saydık. Kim bizi bu hale sürükledi. Ve biz bütün bunlara neden izin verdik...
Buna biz izin vermedik ama yalakalıkla yükselenleri durduramadık. Onların maskesini düşüremedik.Şimdiler de o kadar çoklar ki. Onların yüzünden konuşan da hiç susmuyor ve hiç düşünmüyor. Onayı aldıkça gözü de kör oluyor. Onlar kafa sallayıp onayladıkça sanıyor ki hep haklı ve hep doğru laflar ediyor... Kandırıldıkça en doğruya ulaştığını sanıyor. Zavallı... Bir gün etrafındakiler fareye dönüşünce "sende mi Brütüs" diyecek biri olacak mı dersiniz...
Eskiler bişey demişse bir bildikleri vardır elbet ama şimdi anlayıp sorgulama vakti. Araştırıp doğruya ulaşma ve kafa sallayanların maskesini düşürme vakti. Anlamadığını anlatanlara tekrar tekrar anlattırıp kendinin de anlamasını sağlama vakti. Şimdi, eski mahalle bakkalına gidip veresiye defterini kapatma vakti... Ve artık yeniden aynı plastik top peşinden koşturup sadece büyümeyi bekleme vakti. Ülkemin emin ellerde olduğunu bilerek yaşamak ve akşamları gün batımında yeni doğacak güne tebessümle hazırlanma vakti... Zor biliyorum ama kolay yoldan gitmek Brütüs'lerin işi...
20 yorum:
Bir de aklı başında iki lafı bir araya getiremeyenlerin, bu gün dediğini yarın yalanlayanların,kendi ülkesini gidip başka ülkelere şikayet edenlerin,özgürlükten bahsedip Rabbena hep bana diyenlerin, icraat adına zerre bir şey yapmamışların peşinden gidenler var ki ben onlara söyleyecek söz bulamıyorum!....
Ben her türlüsüne... Ne olursa olsun birilerine taparcasına biat edenlere tahammül edemiyorum. İyi niyetli hiç bir kişi ya da kuruluşun amacı peşine zümreleri katarak köleleştirmek olamaz ki değildir de zaten. Ama işte maalesef var bizde bir bağlanma ihtiyacı çözemediğim bir türlü...
Bizler okuyarak değil de dinleyerek öğrenmeye alışmış(!) bir millet olduk uzuuuun yıllarca onun içindir her denilene inanıp birilerinin peşinden gitmlerimiz...Okumaya başladığımızda (gerçekten okumak) düşünmeye de başlayacağız inşaallah.Ve böylelikle doğruları görüp ona göre seçimlerimizi yapacağız..Ona buna saldırmayacak en doğru kararları kendimiz vereceğiz...
Gibi...
:) Belki olacaktı ama işte o da takıldı gitti bir grup eğitimsiz eğitimcinin elinde. Her yıl değişen eğitim sistemi ve her geçen gün bozulan kültürel yapıdan okuyan bir nesil çıkamaz...
Sanki...
Okumaktan kastım diploma değildi :) Zira malumdur ki diploma egoyu,nefreti ya da yürek cehaletini götürmüyor...
Neyse....
Ben de öyle bişey dememiştim ama okuma alışkanlığı baba evinde kazanılmıyor. Hele ki anne babaların okur yazarlık oranına bakınca öyle bir ihtimalin oranını algılamak çok zor değil..
Hayırlsı bakalım...
O değil de ,
özlemişim yorumlarda tartışamamayı :)
bi de tartışabilseydik... :)
Aslında tartışabilme potansiyelimiz var ama işte ben bir yerden sonra konuyu kaydırıyorsam artık ;)
Hayat işte..Yorum dünyası işte
Yoksa yoğurt siyah bile olurdu...
Ama zaten amaç sadece tartışmak değilki bambaşka bir yerden yepyeni yaklaşımlar yakalamak..
Dediğin gibi hayat işte. Ne getirirse... :)
Hayatta bi acayip,bazen herşeyi bir kamyonun kasasında getirip paaat diye önümüze dökü veriyor..Sonra çık çıkabilirsen olanların içinden...
Çöz çözebilirsen...
Çözmeye gerek yok ki. Olduğu gibi kürekle at kömürlüğe.. :)
Öyle deme biraz karıştırınca içinden güzel şeyler de çıkıyor :)
Hemen atmamak lazım...
Kömürlüğü karıştırrıken karşılaşmak çoğu zaman daha keyiflidir. Sürpriz tadında... :)
Hem güzel şeyler kamyon kasasında gelecekse olmasalar da olur... :)
Son yorum bana ait olmalı..
Olmasa da olur diye bir şarkı vardı Yalın'ın aklıma nereden geldiyse :)
Ammaaaaan kömürlükler boş kalmasın :)
Durumu o kadar güzel izah etmişsiniz ki Nutukçu, bizi biz yapan farklı renkler sesler değil midir zaten.. Herkesi olduğu gibi kabul etmek , herkesi kucaklamak bu kadar mı zor ?
@kahve telvesi;
çok teşekkür ederim. Zor olan kucaklamak değil kavramak. Renkleri ve sesleri görüp birlikte yaşamanın ne demek olduğunu kavramak...
Brütüsler her yerde de sen neredesin be haci :)Özledik ...
Kafa sallayanların maskesi eninde ,sonunda düşüyor "Zaten") merak etmiyelim.
Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.
Mustafa Kemal Atatürk.
Allaha' emanet olun kardeşim Volkan.Hayırlı günler.
Doğum gününüz kutlu olsun Kardeşim ,nice mutlu huzurlu sağlklı yıllara, Allah'a emanet olun.
Yorum Gönder