Sayfalar

21 Şubat 2011 Pazartesi

Hafta sonu ne yapılır?.. İşte bir örnek..

Saat 09:00
Buluştuk, hava çok soğuk, üç kişiyiz, bir hafta sonra yapacağımız yürüyüş için keşfe gidiyoruz. Araçla yaklaşık 30 dakikalık bir yolumuz var..
09:15
Yola çıktık
09:35
Bir köy bakkalının önündeyiz. Sucuk ve içecek aldık. Sucuğun içinde ne olduğu konusunda çok emin değiliz ama fena görünmüyor. Köy bakkalı çok fazla sucuk satmadığından olacak, pek alışık değil bu tip durumlara, zaten ne zamandan kaldığı biraz şüpheli. Ama olsun bölge halkı da kazansın, kararlıyız alışverişimizi oradan yapacağız.. yaptık..
09:45
Aracımızı bırakacağımız yerdeyiz, fazla soteye bırakıp dikkat çekmeyelim dedi, bu işleri sürekli yapan dostum.. Tecrübe dedim saygı duydum. Düşündüm haklıydı, yol kenarına bıraktık.. En fazla virajı alamayan biri çarpar dedik ama olsun böylesi daha emniyetli.. Yanlarına fotoğraf makinelerini de almışlar, iki işi bir arada yaparız misali.. Bende hedef gösteririm diye düşündüm, çünkü yanımda makine yok.
09:50
Yürüyüşe başladık. Çok keyifle, özenerek döşenmiş bir taş yol üzerindeyiz. Hava yağışlı ama sanki ıslatmıyor gibi hissettiriyor. Biraz soğukça ama olsun yürüdükçe ısınırız diye düşünüp hızlı adımlarla yürüyoruz. Yol o kadar muhteşem ama asıl muhteşem olan yol kenarındaki ağaçlıklar. Ormanı yarmış yol, bizde ortasından yürüyoruz. Sağımızda meşe solumuzda yer yer devasa göknarlar, yol kenarında kardelenler.. Ağaç türlerini biliyormuş gibi yapıyorum ama yanımdaki arkadaşım yemiyor çünkü bu konuda benden iyi. (sayılır)..:) Neyse efendim yürüyüş esnasında kendimizi arada tutamıyor ve atıyoruz ormanın kucağına.. Ferahladığımı hissediyorum, sırtımda sırt çantası var ama koşuyorum ağaçların arasında, enerji doldum birden.. Taş yol bitiyor ama yol bitmiyor bu sefer biraz çamurlanmış.. Neden diyorum kesmişler buradan sonra taş döşememişler sanki. Arkadaşım anlatıyor.. "İngilizler yaptırmış bu yolu 50 yıl önce, ağaçları da onlar dikmişler" Şöyle bir bakıyorum.. "Hadi be her şeyide yapacak değiller ya. Ne yapıldıysa ya İngiliz ya da alman ne alakası var canım.." diye söyleniyorum kendi kendime. Nedense birden kabullenemedim.. Takdir edecektim vazgeçtim..  Girdiğimiz yeni yol, taş yol gibi değil.. Çamurdan vıcık vıcık ama gene aynı arkadaşım bardağın dolu tarafını görüveriyor.. "çamurlu yol iyidir" diyor.. Manasızca bakıyoruz.. Sonrasında devam ediyor bakışlarımızdan rahatsız olmuş olacak.. "Çamursuz yolun değerini bilir, güzel bir yola girince mutlu oluruz".. Pes!! diyebiliyorum ancak.. Bardağın dolu tarafına örnek daha ne kadar güzel verilirdiki.. Sonra çamurlu yolda bitiyor.. Patikamsı, kuru, çamursuz bir yoldayız.. Gerçekten mutluyuz, "ne kadar güzel yol" diye bağırıyoruz niyeyse )
12:05
Çok güzel bir zirvedeyiz. manzara çok çekici, uzaklardan avcıların atış sesleri geliyor.. Yankılanıyor ormanın içinde, o ses bile bir hoş geliyor kulağımıza.. Yalnız küçük bir sorun var yol bitti. Ne patika var nede bir geçit.. aslında ineriz buradan diyoruzda, bir hafta sonraki grubu düşününce frene basıyoruz. Sonra biraz geriden bir yol buluyoruz, geçerken fark etmemişiz manzaranın büyüsünden..
12:35
Mola yerindeyiz. Hemen iş bölümü yapıyoruz, ben ateş yakmak için odun toplamaya gidiyorum. "bu yağmurda ateş yakamazsın" diyorlar bana.. Yok inadım inat yakacağım.. Arkadaşlar da ispirto ocağını tutuşturuyor , sucuklar doğranıyor, pişmeye başlıyor, ben ateşi üflüyorum.. Sucuklar yeniyor, şüpheliydik ama çok lezzetliler.. hatta sigaralar içiliyor, ben ateşi üflüyorum.. Her taraf ıslak, kuru bir dal bile yok, haliyle ateş yakmak da zor tabii. "Artık toparlansak mı" derken... "İşte oldu" diye bağırıyorum.. yandı ateş... Ama her şey bitmiş yemekler yenmiş. Olsun ateşin hatırına bir kaç parça daha odun atıp öyle seyredip güya ısınıyoruz.. Bu arada yürürken bizi ıslattığını hissettirmeyen yağmurun aslında sırılsıklam ettiğini anlıyoruz..
14:00
Dönüş yolundayız ancak aynı yoldan dönmeyi düşünmüyoruz. GPS'den kabaca bir rota belirliyoruz, kuzeyide bulduk, hadi hayırlısı deyip çıkıyoruz yola.. Yol varmı yokmu hiç bir fikrimiz yok. Ama olsun kendimize güvenimiz tam.. Dere kenarından başlıyoruz yürüyüşe.. Başlangıçta, izler görüyoruz, koyun izi diye düşünüyoruz ve koyunların açtığı patikadan izleri takip ederek ilerliyoruz. Sonradan arkadaşlardan biri, ki bu arkadaşım aynı zamanda daha önceki yazımda bahsettiğim fanatik yaban hayat fotoğrafçısı, bu izlerin karaca izi olabileceğine kanaat getiriyor. Hep beraber izleri ve etrafa saçılmış dışkılarını inceliyoruz. Tabii dışkıyı incelerken bir tadına bakmadığımız kalıyor.. Sonra hep beraber heyet olarak karar veriyoruz.. bu izler karaca izi.. Çünkü arazi daralıyor, yer yer dikleşiyor.. Hiç bir çoban buradan sürüyü götüremez diyoruz.. Ama yorucu değil.. Tamamen içgüdüsel yön duygusu ile gittiğimiz patika bizi yola çıkarıyor.. Yola çıkınca dönüş yolunu biraz daha değişik yerlerden yapalım inadı ile biraz daha debeleniyoruz ama sonunda aklın yoluna inanıp, en kısa yol bildiğin yoldur sloganı ile bildiğimiz yoldan dönüyoruz..
16:30
Araç başındayız.. Erken geldik biraz. Ama yanınızda iki tane fanatik fotoğrafçı olunca yapacak çok işiniz olabiliyor. Neymiş efendim, yakınlarda göller varmış, oralarda doğal olarak su kuşları.. Tüm itirazlarıma rağmen çoğunluktan kaybediyorum ve düşüyoruz göl yollarına.. Ama bu sefer ben haklıyım.. Çünkü kuş falan yok...
Bir saate yakın zaman kaybettikten sonra. O bölgedeki belkide en çekici, en doğal, en ucuz tesis olan Ballıkayalar' daki tesise geliyoruz.. Soba başında bir çay.. Off Of ne gidiyor anlatamam.. Şans bu ya!! birde maç varmış. Kurulduk masaya, hem yemek yedik hem maçı izledik.. Hemde dinlendik..
21:00
Döndük ve bitti.. Haftaya olacak faaliyete hazırız..Bu da öyle bir pazardı işte. Eğer bir gün sizde benimle gelmek isterseniz bana ulaşın yeter....  Haa bu arada diyeceksinizki fotoğraflar nerede.. O arkadaşım fanatik ama çektiklerini bana verirken o kadar fanatik olamıyor.. Ama alır almaz mutlaka sizinle paylaşacağım.. Şimdilik Ballıkayalar'dan bir resim ile idare edin..Sevgiler efendim.. Bol oksijenli günler..

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Başlıkta bir kinaye hissediyorum... acaba yanılıyor muyum?... :-)

Volkan DENİZ dedi ki...

yok oldukça net pek bir kinaye yok :)

Tirvana dedi ki...

Fotoğrafları merak ettim :)

Volkan DENİZ dedi ki...

Evet tirvana bende merak içindeyim:)

Elif Kararlı dedi ki...

Bu bunaltıcı sıcakta bu yazı iyi geldi..Yağmur...

Yağdır Mevlam su:)

Tirvana'ya katılıyorum

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...