Sayfalar

5 Ocak 2011 Çarşamba

Papatya falı..

 Seviyor..sevmiyor..seviyooorr.. papatyanın son yaparağıydı ..seviyorda bitti.. Seviyormuş baaakk.... Ne güzel çiçeğin yaprakları adamın duygularını net olarak anlattı.. Seviyorum ben insanımın içindeki sevgi yoksunluğunu.. Sevip sevmediğinden emin olamama derdini.. Ama naparsın söylemiyorki hıyar. Nerden bilecek kızcağız duygularının sömürülmediğini.. Nereden bilecek kullanılmadığını.  Nerden bilecek sevdiğinin işi bitince çekip gitmeyeceğini.. Ne yapacak o zaman? çiçek, böcek ne varsa sorguluyacak.. Kahve, fasulye,tarot.. Bildiği duyduğu tüm fallarda araştıracak.. Hepsinde seviyor çıkarsa teslim olacak herşeyi ile.. Çünkü seviyormuş...! Ya sevmiyor çıkarsa?.. İşte o zaman durum çok karışık.. Başına ekşiyecek.. Biliyorum sen yalancısın.. Sevmiyorsun beni.. diyecek ikide bir.. Haydi sevgi ispatına... Seviyorum diye yemin edelim birbirimize.. Bu arada biz bunlarla uğraşırken de sıkılalım bir anda herşeyden.. Sonra sen yoluna ben yoluma.. Neden olmadı? yürümüyo.. yahu geri zekalımıyız.. Yürümeyen ne?? Başlamadınızki daha.. İspatlarla uğraştınız.. Zaman öldürdünüz birbirinize güvenmek için.. Hiç güvenmediniz.. Hatta tanıyamadınız bile.. Sevgiye zaman bile ayırmadınız.. Ah eski Türk filmleri hala izlerim, çoğunda da çok eğlenirim.. Bir çoğunu da eski Türkiye'mi görmek için izlerim aslında.. Neyse..
Sorgulamak haktır elbet, ama sevgiyi alakasız materyaller ile sorgulamak ne demektir?.. Çözemiyorum.. anlatacak birileri varsa da saatlerce dinlemeye hazırım..
Bzim kuşak, yani 35 ve üstü olanlar.. Öpüşmeyi Dallas dizisinden öğrendik, aldatmayıda, puştluğuda.. Sonra Kökler vardı.. Ondan; emperyalizmle mücadele uğruna vücudumuzun bir yerlerini de kesseler mücadele etmemiz gerektiğini öğrendik.. Gerçi sadece öğrendik.!! Bonanza; takım ruhunu öğretti.. Küçük ev; aile kavramını, mahalle yardımlaşmasını birazda.. Kara şimşek teknolojinin gücünü, iyi yönde kullanılırsa dünya için ne kadar hayırlı olacağını öğretti silahların.. O zamanlar akşam 19'da açılır gece 24'de İstiklal Marşı ile kapanırdı televizyonlar..  hemen her evde de mutlaka İstiklal Marşı okunurken uyanık olan çocuklar ayağa kalkıp esas duruşta marşı söylerdi.. En azından kardeşim öyleydi.. Şimdi bakıyorum da.........
Şimdilerde binlerce kanal var.. Seçme şansımız çok ama gene tek kanal muamelesi yapıp aynı dizileri izliyor aynı duyguyla bakıyoruz hayata.. Çocuklar gene televizyondan öğreniyor ne öğreniyorsa.. Bunları saymayacağım şimdi. Hepimiz biliyoruz zaten nerelerden ne öğrenemediklerini.... Yinede geçemiyeceğim söylemeden.. Biz dallastan öğrendik öpüşmeyi ama anne yada babalarımızın parmak arasından görebildiğimiz kadarı ile.. Şimdiki çocukların gözlerini neyle ve ne zaman kapatabiliriz acaba.. Biz öpüşmeyi öğrendik 15'inde Onlar 8'inde çiftleşmeyi.... Sonrada falcılar, medyumlar kazanır oldu duygu açmazlarından.. O zamanda vardı elbet ama bu kadar acımasız değildi.. Sevmek de bu kadar zor değil.. Muhallebici yeterliydi günü geçirmek için.. Şimdi kaldı mı o tarz sıcak ve duygu dolu mekanlar...
Sevildiğimizi anlamak için sevdiğimizin gözlerine bakmak yeterlidir.. Ama gerçekten seviyorsak...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...