Karar verdim; akşam erken yatıp güne erken başlayacağım.. Karar verdim; hayatımı planlayıp yaşayacağım.. Karar verdim; Alışveriş yaparken ne almam gerekiyorsa onu alacağım .. Karar verdim; Sigarayı bırakacağım.. Karar verdim; Bir yabancı dil daha öğreneceğim.. Karar verdim.....
Hayat böyle gider karar karmaşası içinde..
Sabahları ne giyeceğimize karar veririz.. Hangi okulda okuyacağımıza karar veririz, hangi partiye oy vereceğimize, ne iş yapacağımıza, kiminle evleneceğimize.. Nerede yaşamak istediğimize.. Günü geldiğinde emekli olmaya.. Hep bizi sürükler peşinden verdiğimiz kararlar.. Doğru yada yanlış.. Peki nasıl bilebiliriz verip uyguladığımız karar bizi doğruya mı yanlışa mı götürmüştür.. Geri dönüp diğer seçeneği deneme şansımız varmıdır?.. hayır yoktur.. İşte burada beynimiz devreye girer hemen çalıştırır savunma mekanizmasını .. Her işte bir hayır vardır deriz.. belki böyle olması daha hayırlı oldu der kurtuluruz karmaşadan.. İşte bu psikoloji, bizim karar verme sürecinde verdiğimiz yanlış kararın sanki bir kader olduğuna inandırır bizi.. Oysa her şey kendi elimizdeydi.. Etrafınıza şöyle bir bakın.. yaptığı işten memnun olan, yaptığı evliliği sonuna kadar götürebilmiş, girdiği okuldan mezun olunca ne yapacağını bilen, aldığı herhangi bir üründen sınırsız memnun olan kaç kişi göreceksiniz... Üçü beşi geçmedi dimi.. Evet maalesef hepimiz kısacık zamanlarda aldığımız kararlarımızın kölesi olmuşuzdur.. Sonrada kader işte der sıyrılırız işten..
Atalarımız bu işin üstesinden nasıl gelmişler.. Şöyleki;
İnsan hayatında iki kararın önemli olduğunu değerlendirmişler. Eş ve iş seçimi,.. Eş seçimini hiç kimseye bırakmamışlar kimin kiminle evleneceğine karar vermişler ve evlendirmişler.. En fazla evlenilecek kızı erkek tarafının kadınları hamama götürüp incelemişler bir kusuru varmı diye.. evleneceklerin çoğu ilk gecesine kadar da birbirini görememiş bile.. İş seçimininde kolayı var. Eli iş tutan herkes baba mesleği neyse sarılmış o işe.. Yada olmadı asker olmuş. ne de olsa savaşçı bir milletiz.. Bu doğrumu?.. O zamanlar için evet.. Bulmuşlar sıkıntının çözümünü, karar derdiyle uğraştırmamışlar çocuklarını..
Şimdi böyle bir hayat mümkünmü? elbette ki değil.. Ama şimdilerde ne oluyor.. kararı herkes kendi veriyor.. Ama bakıyorsunuz her şey var, her şey güzel, eskiye göre sıkıntıda az.. ama herkes mutsuz, herkes pişman.. Bizi buralara getiren nedir.. Bunun birkaç sebebi var ama başlıcaları şunlar olabilir;
-Aşırı özgüven
-Önce karar verip sonra kararını çevresine onaylatma ihtiyacı
-Verdiği kararın kendini nerelere götüreceğini bilmediği halde olay gerçekleştikten sonra bildiğini zannetme
-Verdiğimiz karar kötü gittiği halde, bağlanıp kaldığından vazgeçememe hali..
Düşünürseniz binlerce örnek bulabilirsiniz.. Ama size eski bir yahudi hikayesi anlatayım..
Mahallenin birinde bir Yahudi terzi vardır.. Gençler karar vermişler, Yahudi terziyi mahalleden kaçıracaklar.. Bunun içinde her gün dükkanının karşısına gelip "Yahudi Yahudi" diye bağırıp taciz ediyorlarmış. Yahudi terzi bu durumdan oldukça rahatsız olmuş. Ne dese ne yapsa gençleri ikna edememiş. En sonunda bir çare düşünmüş. Bir gün yine gençler bağırırken terzi dışarı çıkıp kendisine, Yahudi dedikleri için teşekkür etmiş ve gençlere 10'ar lira vermiş, bundan sonrada günde 10'ar lira karşılığında her gün bağırmalarını istemiş. Gençler şaşırmış ama aldıkları para hoşlarına gitmiştir. Bir kaç gün boyunca gelip bağırmış ve 10'ar liralarını da almışlar. Daha sonraları yahudi terzi "Bugün çok param yok, size ancak 5 lira verebileceğim" demiş. Gençler bu indirimden pek mutlu olmamışlar ama 5 lira 5 liradır, paralarını almış ve aynı şekilde bağırıp gitmişler. Bir sonraki gün ise Yahudi bu kez daha da parasız olduğunu söyleyerek bağırmaları karşılığında ancak 1 lira verebileceğini söylemiş.. Gençler, "1 liraya gelip bağıracağımızı düşünüyorsan delirmiş olmalısın" demişler...
Kararlarımızı değiştirmemizi sağlayacak etkenlerin ne olduğunu yada bizi nasıl tuzağa düşürebileceğini kestirmek kolay değildir.
Özgüven her insanda olması gereken bir özelliktir ve eksikliği, pek çok yaşamsal kararlarımızı almamızda yada adım atmamızda engel olabilir. Ama aşırı özgüven ile özgüven birbirinden ayrılmalıdır.
Aldığımız bir karar yanlışta olsa etrafımızdakiler "Çok iyi düşünmüşsün süpersin" dediler mi, çoktan balıklama atlamışızdır.. Maalesef ki çoğumuzun en çok kullandığı yada ısrarla söylediği laf da "ben biliyordum böyle olacağını" değilmidir.. Son olarak da artık olmuyor bu iş buraya kadar dersiniz, ama iş işten geçmiş, tren çoktan kaçmıştır. Verdiğiniz karar yanlış da olsa bir kere olan olmuş bağlanmışsınızdır.. İşte burada vazgeçip yeniden başlamak belkide dünyanın en zor işidir...
Kararlar bizi kaderimize mi götürür?.. Yoksa kader bizi bir yerlerde bekler, karşımıza çıkan kararlar bizi o istikamete götürecek kararlarmıdır?.. Her ne oluyorsa olsun..
Karar vermeden, karar vermeliyiz aslında neye ihtiyacımız olduğuna...
2 yorum:
kararı veririz ve uygulamaya başlarız hata olduğunu asla kabullenmeyiz...başkası yanlış olduğunu söylerse o ne bilir ben bilirim der işin içinden çıkarız..ne kadar güzel anlatmışsınız yüreğinize sağlık..
Ben de bunu yeni gördüm ya da hatırlamıyorum. Gerçekten ilginç.
Yorum Gönder