Sayfalar

20 Eylül 2013 Cuma

Bir yıl daha...

Zaman işte...
Bir yerlerde bir şeyleri başlatırken diğer yerlerde kim bilir neleri bitiriyordur. Kimileri buruşup eskirken, kimileri yeniden doğuyordur. Nerede başladığını bilemeden yaşananlar gibi nerede biteceğini bilemediğimiz sürüp giden hayatın içinde kim bilir ne uzun teselliler vardır. Geçen zamanla her şeyin düzeleceğini sanmak gibi...

O ilk an var ya. Hani doğup annemizin kucağı ile buluştuğumuz o ilk an. ilk dokunuş, ilk nefes ve ilk öpücük. Büyük heyecanla başlayan bir hayat ve başlayan zamanın durmadan hayatı ve seni önüne katıp koşarcasına o son ana taşıması.

Başlangıç ve son arasında kalan daracık, kısacık yaşanmışlıklar. İçinde hırs, nefret ve kimi zaman da aşk barındıran bazen renkli bazen gri bir hayat işte.

Geçen her yılın sonunda geriye baktıkça yaşanan hüzün ve ileriye baktıkça hissedilen korku, kaygı...

İlginçtir ki bu günlerde geriye baktıkça fazla bişey göremez oldum. Ya da bilmiyorum görmek istemiyorum. Hatırlayamadım gençliğimi, çocukluğumu. O yıllar siyah beyaz kaldı hep. Şimdilerde çok renkli ama karmaşık. Aralar yok gibi. Nasılsa geçmiş birden. Anlayamadan, yaşayamadan geçmiş getirmiş beni bugüne. Sanki hiç yaşamamış gibi. Çocuk olmamış, 18'inde heyecanlanmamış, 20'sinde kendimi adam sanmamış gibi. Hiç aşka düşmemiş ve hiç kaybetmemiş gibi...

Bugün şöyle bir geriye bakmak istedim. Dünden başladım fazla uzak olmasın diye. Kaldım dünde... ötesini getiremedim. Gülümsedim sonra ve şöyle uzanıp tavana baktım. Yok delirmedim sadece kendimi kandırdım. Sonra içimden yükselen sese kulak verdim. "seninleyim" diyordu. Sonra kalktım birden aynadaki yansımamla bakıştım. Kutladım onu. Yanaştım usulca ve... "Kutlu olsun" dedim.

Geçen zamanın en çok hissedildiği bir gündeydim bugün. Doğduğum günde... Çok bişey değişmedi ama bir yıl daha gitti işte...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...