Sayfalar

10 Nisan 2013 Çarşamba

Yarım hayatlar...

Yarım ağızla söylenen laflardan sonra yapılan iş yarım yapılır diye düşünürüm hep. Yarım kalmış işlerin hepsine de yarım heyecanla başlanmıştır zaten. Bunun sonu burunsuz çocuğa kadar gidecek belki ama aslında tam anlamıyla tamamlanmış ne var. Yaşarken bile "hayatımın yaşanması gereken süresini tamamladım artık gidebilirim" diyen var mı. Gerçek anlamda bir şeyin tamamlanması belkide yeniden yok olması demek olabilir mi...

Önce heyecan başlar. Sonra arzular canlanır. En sonunda gönüller ve hayatlar birleşir. Tamamlandı sanılır hayatın evrelerinden biri. Tamamlanacak bütünün bir kademesi daha geçilmiş olur sanki. Sonraki kademeye geçiş süreci sancılı olur. İki kişi bir bütün olması gerekirken zamanla uzaklaşan iki ayrı parça oluverir. Bazıları eksik yanını tamamlamak ister, bazıları etrafında olmasını görmek. Bir kısmı idareten yaşarken, diğerleri alışamaz ve en başa döner. Heyecanlandığı ana... Ama bu sefer heyecanını ve güvenini yitirmiş olarak. Yarım kalanların yanına bir yenisi daha eklenmiştir. Sonra belki yeniden...

Sonraki nesil, öncekilerden devraldıkları yarım hayatı devam ettirerek tamamına ulaşmak isterler. Ama hiç bir zaman bitmez, hiç bir zaman tamamlanmaz. Tamamlanmamalı çünkü. Devralınan hayatın üstüne çokça yarım işler ekleyerek devam eder gider ve en sonunda kalan bölüm hep bir sonraki evrene havale edilir. İlahi adalete biraz da... Ama ya yoksa. Ya ilahi adalet derken kendimizi kandırmışsak. Ama olsun yarım kalan her şeye sebep olanların hesabını soracak bir yer mutlaka var... olmalı. Yoksa sürekli yeniden başlamak gibi bir cezayı hak edecek ne yapmış olabiliriz ki...

Bir elmanın yarısı diğer yarısından ayrılmıştır ama o elmayı bir daha bütün elma yapmak mümkün değildir. Bütünden ayrılanı tekrar bütün yapamıyorsak alakasız iki parçadan bir bütün yapmaya çalışmak ne kadar akıllı işidir... ? iki insandan bir bakış yakalamaya çalışmak için uğraşmak yerine bakış zenginliğini kavrasak neden olamıyor ki. Neden hesapsız yaşamak varken hep bir hesap peşinde koşarız ki. Hep böyle yaparak neden her işimizi yarım bırakırız ki. 
Ve sonra... Yanan ciğerler, sönen ocaklar, hüzünlü bakışlar ve aşkın acı tarafı... 
Aslında hep yarım kalan hayatlar... Yarım kalan taraflar... Yarım yamalak yaşanan her şey ya da hiç bir şey...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...